35 yıl sonra, Yunanistan’ı Ankara’da yenmek…
Grupta zirveye çıkıp, yolumuzu çizecek avantajı ele almak…
Madalya hedefini iyiden iyiye hissetmek…
Tanrım, bu güzel duygular son bulmasın. Varsın, stresten yaşlanalım, midemiz kasılsın, başımız ağrısın. Ama bitmesin bu rüya. Bu gazla, bu heyecanla devam edelim.
Nereden başlasak ki Yunan zaferini anlatmaya…
Ömer Onan’ın Spanoulis’e sahayı dar etmesini mi, Ersan’ın 6/6 üçlükle yarım kalan hesabı kapatmasını mı, Semih ve Ömer Aşık’ın Avrupa’nın en iyi denen uzunlarına karşı büyük üstünlük sağlamasını mı yoksa Ender ve Kerem Tunçeri’nin liderliklerini mi?
Peki ya Hido’ya ne demeli?
Yine 2/12 saha içi isabetiyle oynadı ama aldığı 6 ribaunt yaptığı 3 asist ve krizden çıkaran son üçlüğüyle havalara uçurdu bizi.
Tam anlamıyla bir takım zaferi bu.
Geçen yıl ribaunt alamadığımız Yunanistan’a bu kez sadece 7 hücum ribaundu verdik.
Kerem Gönlüm, sen ne müthiş bir oyuncusun. Yüreğiyle mücadelesiyle bu kez de kısa forvetliğe soyundu. Onu da elinden geldiğinden çok daha iyi yapıyor. Helal sana…
Tanjevic’in uzun 5’ini, alan savunmasını eleştiriyoruz. İkinci periyotta bizi haklı çıkaran durumlar da ortaya çıktı.
Ancak yarı alana yayıldığımızda baskıyı arttırdığımızda pas alanlarını kapattığımızda bu savunma rakibi deli ediyor.
Öyleyse devam…
Ama madalyaya bu kadar yaklaşmışken ne olur hata yapmayalım.
İspanya’nın da yenilmesiyle Yunanistan, ABD ve Matadorlar bundan sonra birbirini yiyecek. Biz de maçları kazanıp finale kadar açık bir yola kavuşacağız.
Haydi Devler, tam gaz devam, daha yapacak işimiz var.