İlk periyot 17-12 lehimize bitince “Eyvah gene kaybettiğimiz ilk iki maç gibi sonunu getiremiyecek miyiz?” dedim. Neden mi? Adam adama savunmada hareketli İspanyollar'ı takip etmekten yorulacaktık. Aslında dış şut isabetsizliğinin de bu savunmada kaybedilen enerjiden geldiği çok açıktı.
Nitekim 2. periyotta hemen üstünlüğü İspanyollar ele geçirdi. Birebirde devamlı geçildik. Mutlaka zone savunmaya dönmeliydik, takım yorulunca savunmada adeta yürüdük. Turnuvanın en az üçlük kullanan takımına man to man ile bol bol iki sayılık yakın atış verdik. Hücumda Nevriye'ye ikili sıkıştırma yapılınca da dış atış hastalığımızı bir kez daha gördük. 25-29 yenik devreyi bitirdik.
3. periyot başlar başlamaz “Acaba Brezilya maçı gibi bambaşka bir ikinci yarı mı olacak?” diyordum. Işıl ve Bahar sazı eline alırken Sanders müthiş performansıyla öne çıkıyordu: 47-42.
4. periyot oyun temposu tamamen bize geçince 8 sayı farkla son 4 dakikaya girdik. Ancak çok yorulduk. Farkı koruyamadık. 36 saniye kala 2 sayı geri düştük. Boş dış atışı sahanın iyisi Işıl kaçırdı. Ama topu tekrar kapıp Sanders beraberliği yakalayınca İspanya hızlı gelip Cruz'la son saniyede bizi yıkan sayıyı attı.
Çok yazık haketmedik bu yenilgiyi. Olimpiyatlarda ülkemizde kadın basketbolunun var olduğunu gösterdiler. Teşekkürler Ekrem Memnun teşekkürler Aziz Akkaya, teşekkürler Arzu Özyiğit, teşekkürler kızlar!