Son yıllarda basketbolda özellikle de altyapı milli takımlarımızın başarısız sonuçları bizi kötümser olmaya itiyor. 8-10 sene önce genellikle ilk üçte yer bulan takımlarımız tepe üstü çakıldı. B kategorine düşen veya düşmeme maçları oynayan kız-erkek milli takımlarımız var. Hele 20 yaş erkek milli takımımızın küme düşmesi iyice işe tuz biber ekti. Bu takım bizim geleceğimizdir. Kötümser olmayıp da ne yapalım?
A Milliler ise 24 (!) takım arasına girerek Avrupa Şampiyonası’na katılmayı garantiledi. Avrupa’da kaç takım var acaba? Ama kaos bitmedi. Fenerbahçe Beko, A Milli Takım’a oyuncu vermemeye karar vermişti. Her zaman olduğu gibi federasyonumuz net olarak tavrını belli etmedi! Fenerbahçe gibi büyük bir kulüp olmayıp, daha mütevazi bir kulüp olsaydı kim bilir ne ceza alırdı sizce? Her şeye rağmen eğer tam takım olarak iyi bir hazırlık dönemi geçirirsek A Milli Takım madalya adayıdır. Ama federasyon bu işi kotarabilir mi? İşte sorun burada.
Altyapı konusuna dönersek kulağımıza çok kötü şeyler geliyor. Yeni bir moda çıkmış. O da bazı antrenörlere milli takımlara seçilmesi kaydıyla oyuncu velileri tarafından hediyeler verilmesi. Bu hediyelerin boyutlarının çikolata, lokum, kravatın çok üstünde olduğu konuşuluyor. Saat, otomobil ve hatta arsa, ev seviyesinde olduğu duyumlarını alıyoruz. Tabii ki bunlar duyum ama bu uyarıyı yapmak zorundayım. Hani derler ya “Ateş olmayan yerden duman çıkmazmış”. Hele hele gençleri kendilerine yakın menajer ajanslarına yönlendirme söylentisi almış yürümüşken susmak olmaz. Kendi takım oyuncularına (para karşılığı) özel dersler verenler varmış. Bu dersleri alan oyuncular daha fazla oynama süresi alıyormuş. Bu işler kız ve erkek basketbolunu kapsıyormuş. İşte haksız rekabet bu olsa gerek. Yetenekli olup imkânı olmayanlara ne kadar büyük bir haksızlık yapılıyor. Üst kategorilerde yasa dışı bahis konusunu bile gölgede bırakacak bir durumla karşı karşıyayız.
Basketbol ailesinde sürekli bu konular konuşulmaya başladı. Bu büyük ailenin dışında kalmakla beraber federasyonumuza tavsiyem bu konularda ahbap çavuş ilişkilerinden kurtulup, çok ciddi adımlar atmasıdır. İşin çivisi çıkmak üzere. Kökler kurursa ağaç kurur. Eğitim kurulu ve federasyonla beraber çalışan TÜBAD (tıs tıslıktan kurtulup, rahmetli Battal Ağabey’in deyimidir) bu işlere çözüm bulmak zorundalar. Bu kuruluşların temellerini atan Yalçın, Batur, Önder gibi ağabeylerin kemiklerini sızlatmayın lütfen.
Tuz kokmuş ülkede, basketbolda nasibini almazmı !?