Son yılların belki de en çok keyif veren final serisinde ilk maçta eline geçen fırsatı tepen Pınar Karşıyaka, bu kez rakibinin kendisine 'altın tepsi' içinde sunduğu galibiyet şansını geri çevirmedi.
Yeşil-Kırmızılılar, her maçı 3 sayı çizgisinin gerisinden yüzde ellilerin üzerinde isabetle kazanamayacağı gerçeğinden yola çıkarak bu kez boyalı alanı çoğunlukla Erkan, Strawberry, Gabriel, Diebler ve hatta Dixon'la 'penetre ederek' kullanmayı tercih etti. Bu sayede Efes uzunlarını faul problemine sokup rakibi 'çalışmadığı yerden' vurdular. Boyalı alan ve çevresinden 22/50 isabetle 44 sayı çıkardılar. 25 kez faul çizgisine giderek buradan buldukları 18 sayı ise cabasıydı. Serinin ilk maçında geride kaldıkları ribaundlara da odaklanıp takım halinde müthiş gayret sarfettiler (37-44). Tam 18 hücum ribaunduyla ekmeklerini taştan çıkardılar. Efes ise rakibinin riske ettiği dış atış tuzağına düştü. İç-dış dengesini yitirse de 11 sayı geriden gelip öne geçti. Ancak 12 Dev Adam'ın yeni guardı Dixon, bu seçimin 'tam isabet' olduğunu bir kez daha kanıtladı. ABD'li guard gerçekten tek başına takım gibi. Bir anlık hatasıyla giden ilk maçın rövanşında kaderi değiştiren isimdi. Eşitliği getiren üçlüğü atarken faul yapmayan, ardından topu kenardan oyuna sokarken kaptıran Efes bu iki kritik hatayla hem stratejik hem de psikolojik üstünlüğü rakibine kaptırmış oldu.



