Galatasaray Odeabank, dün Darüşşafaka Doğuş deplasmanında “ekmeğini taştan” çıkardı. Kağıt üzerinde Daçka'nın kadrosu rakibine göre çok daha kaliteli belki ama maç boyunca, “pis işleri” yapmak için daha çok gayret gösteren, taşın altına elini sokan oyuncu sayısı Sarı-Kırmızılı takımda daha fazlaydı. Zaten Darüşşafaka'nın 14 sayıdan geri geldiği maçın sonucunu da, kritik son bölümde Slaughter'ın aldığı ribaundda topu elinden çalan Micov'un bu hamlesi belirledi. Hemen ardından Green'in üçlüğü, farkı 7 sayıya çıkarırken, oyunu geri dönüşü olmayan yola da soktu.
Daçka'da geldiğinden beri takıma pozitif katkı yapan Wilbekin'in kötü gününde olması, Jamon Gordon'u yabancı fazlalığı nedeniyle tribüne yollayan Yeşil-Siyahlı takımı sıkıntıya soktu. Ancak esas sorun, pota altındaki “teslimiyetti”. Semih'in iyi başladığı oyunda, kenara geldikten sonra tekrar geri dönüşü hep zor oluyor. Oyuna bir türlü yeniden ısınamıyor. Yine iyi başlayan Harangody'nin kenarda çok fazla oturması ve savunma sertliğinin oyun içinde belli periyotlarda “gece ile gündüz” gibi farklılık göstermesi de cabası…
DORSEY FARK YARATTI
Galatasaray, Dorsey'nin 11 sayı ve çoğu kritik 8 ribaundluk katkısı ve yine Micov-Schilb ikilisinden penetrelerle gelen pota altı sayılarıyla bu bölgeyi domine etti. 2. çeyrekte 17 sayıyla takımını ayakta tutan McCollum'un savunma gayreti de takdir edilecek cinstendi. Sinan Güler ise skora olmasa da 5 ribaund, 7 asistle işin savunma ve saha içi organizasyon kısmında varlığını yine hissettirdi. Sonuçta G.Saray, F.Bahçe'den sonra zirve yarışındaki rakiplerinden birine daha üstünlük kurmayı başardı.



