Hemen yanıtlayalım: Değil. Ama Fenerbahçe’nin EuroLeague’de 29. hafta sonunda 17 galibiyet ile yedinci sırada olmasını muhtemelen hiç kimse beklemiyordu. Peki sezonun şu aşamasına kadar beklentilerin kısmen altında kalan Obradovic’in Fenerbahçesinin bu kritik dönemde, üç maç üst üste kaybederek play-off’lara büyük ihtimalle ev sahibi avantajı olmadan girecek olmasının nedeni ne? Kaldı ki Obradovic’in takımları genelde doğru zamanda pik yapmasıyla bilinen takımlar olmuşken Fenerbahçe play-off’lara sıkıntılarla girecek gibi duruyor.
Şüphesiz temel neden olarak sakatlıklar söylenebilir. Nitekim Fenerbahçe bu sezonun genelinde olduğu gibi Madrid maçında da oyunu kuran oyuncularının sakatlıklarıyla boğuşmak zorunda kaldı. Bu nedenle Obradovic, bençinden sadece üç kişiye süre verdi ve toplamda yedi sayılık bir katkı alabildi. Madrid ise bençten 24 sayılık katkı aldı. 61-56 biten maçta fark yaratan nokta da buydu. Maç Obradovic’in kontrolünde geçerken Madrid bençi son sözü söyledi. Fakat burada göz ardı edilen bir nokta var: Obradovic’in sezon başından beri hem BSL’de hem de EuroLeague’de dar bir rotasyonla oynuyor. Bu nedenle sakatlıklarda biraz da Obradovic’in payı var. Çünkü bu sezonun 30 maç olacağı önceden belliydi ve koçların buna göre bir makro planlama yapması gerekliydi.
Fenerbahçe’nin ligdeki direkt rakipleri Madrid ve CSKA dönem dönem 12 oyuncuya da süre verirken Fenerbahçe sakatlık sorunu yokken bile dar rotasyonla mücadele etti ve aslında Obradovic’in olağanüstü mikro hamleleriyle genel performansına göre kazanacağı maç sayısını aştı da. (Averajlara göre hesaplanan pisagoryen galibiyet beklentisi Fenerbahçe için 16). Merak edenler EuroLeague’de sakatlık sorunu yokken bile Fenerbahçe’nin dar rotasyonla oynadığı sezon başı maçlarının istatistiklerine bakabilir. Bu çerçevede Fenerbahçe’nin EuroLeague’de oynadığı maçlarda ilk beşlerin ve bençlerin durumuna bir bakarak bu durumu netleştirelim: (Uzatmalar dahil – Kaynak: realgm.com)
Ortalama: |
Maç sayısı |
Dakika |
Sayı |
Şut yüzdesi |
Ribaund |
Asist |
Top çalma |
Blok |
Top Kaybı |
Fenerbahçe ilk 5 |
29 |
25.2 |
48.8 |
%48.7 |
18.5 |
10.2 |
4.4 |
4.4 |
7.3 |
Fenerbahçe benç |
29 |
15.0 |
27.7 |
%43.9 |
10.1 |
7 |
2.1 |
2.1 |
4.4 |
Rakip ilk 5 |
29 |
23.9 |
44.6 |
%46,3 |
18 |
10.9 |
3.9 |
3.9 |
7.6 |
Rakip benç |
29 |
16.3 |
30.6 |
%46,3 |
12 |
6.1 |
2.8 |
2.8 |
4.8 |
Tabloya baktığımızda 29 hafta sonunda Fenerbahçe bençinin rakip bençe neredeyse bütün istatistiklerde genel olarak yenildiğini söyleyebiliriz. Üstelik EuroLeague’de bençi Fenerbahçe’nin bençinden çok daha kötü bençe sahip takımlar varken. Bu açıdan Fenerbahçe genelde ilk beşiyle fark yaratırken bençler işin içine girince maç içinde momentumu kaybediyor. Fenerbahçe her ne kadar düşük tempoda kontrol oyunu oynuyor olsa da günümüzde oyunun genel eğilimi hızlı oynamak üzerine kurulu. Bu nedenle her ne kadar Obradovic rakip takımın oyununu çözüp tempoyu kontrol etse de Baskonia veya Efes gibi oyunu sürekli forse eden takımlara karşı tempoyu her zaman kontrol etmek mümkün değil. Ayrıca bu durum tam kadro oynayan CSKA ve Madrid gibi takımlara karşı daha büyük sorun olabilir. Bu sorunun boyutunu Fenerbahçe bençi ortalama 15 dakika süre alırken; CSKA bençinin 20, Madrid bençinin 19.7 ve Olympiacos bençininse 17 dakika süre almasından da anlayabiliriz. Her ne kadar karar maçlarında benç rolleri daralacak olsa bu birkaç dakikalık fark bu tip yakın maçlarda belirleyici olabilir.
Bu perspektiften sakatlıkların şanssızlıklar kadar biraz da bu dar rotasyonun sonucu olduğunu ve EuroLeague tarihinin tartışmasız en iyi koçu olan Obradovic’in bu uzun sezonun planlamasında sorunlar yaşadığını söyleyebiliriz. Bu yeni sistemde topu yönlendiren Sloukas, Datome ve Bogdanovic gibi oyuncularından zaman zaman yoksun kalan Fenerbahçe hedeflenen 23-25 galibiyetin uzağında kalmış durumda ve takımın yaşadığı dalgalanmanın standartlara göre daha derin olmasının temelinde bu rotasyon gerçekliği var.
Rotasyon sorunu dışında dikkat çekmek istediğim bir nokta daha var. Takımlar aynı koçla çalışırken genelde ikinci veya üçüncü sezonunda tepe performansına ulaşır ve tepe noktası sonrası bir düşüş yaşanabilir. Ufuk Sarıca’nın Karşıyakası, David Blatt’in Maccabisi ilk akla gelen örnekler. Fenerbahçe’nin de geçen sene oyununda zirveye çıktıktan sonra bu sezon dalgalanma yaşaması anormal değil. Bu durumu üç sene kuralı diye daraltmaya da gerek yok: Obradovic’in PAO’su da 2007’de şampiyon olduktan sonra 2008’de top-16’da elenmişti. Fenerbahçe’nin bu dalgalanmasına bu açıdan da bakılabilir.
Bütün bunlar Fenerbahçe’nin şampiyonluk için favori olmadığı anlamına gelmiyor. Nitekim Fenerbahçe ligin ilk üç sırasındaki takımla yaptığı altı maçın dördünü kazanmayı başararak sezon içinde gerekli mesajları da verdi. Özellikle play-off’lardaki eşleşmelerde rakip takımı çok iyi çözümleyen ve takımını çok iyi hazırlayan Obradovic ile Fenerbahçe halen ligin favorisi ve takımlarımız arasında play-off’ta favori olan tek takımımız. Basketbol tarihinde 1995 Houston Rockets, 2014 Maccabi Tel Aviv gibi birçok şampiyonluk öyküsü varken ve Fenerbahçe henüz hiçbir şey kaybetmemişken önümüzdeki duruma karanlık diyemeyiz. Dahası EuroLeague’in final-four formatı tek maç üzerinden olacağından bu hedef maçların uzmanı olan Obradovic’le Fenerbahçe hala bu ligin en güçlü üç şampiyonluk adayından biridir diyebiliriz.
TOGAN KARATAŞ