30 Aralık 2025, Salı
spot_img
Ana SayfaEUROLEAGUEMutlu son / GÖKHAN TÜRE

Mutlu son / GÖKHAN TÜRE

Anadolu Efes için de Fenerbahçe BEKO için de kötü başlayan sezonun sonu hiç de fena sayılmayacak bir şekilde son buldu.

İki temsilcimizin de Play-Off içinde kendisine yer bulması, Anadolu Efes’in saha avantajını da ele geçirmesi sonrası gözler Fenerbahçe’nin Play-Off’ta hangi rakiple eşleşeceğine çevrilmişti.

Dünkü maçlar sonunda, Bayern Münih’in Barcelona deplasmanında kazanmasıyla Sarı-Lacivertli takım için de olabilecek en iyi eşleşme gerçekleşti. Kanarya, sezonu yukarıda bitiren dört takım arasında belki de eleme ihtimali en olası seçenek olan CSKA Moskova ile buluştu. Evet, saha avantajı CSKA’da… Ancak pandemi sürecinde oynanan normal sezon maçlarına da baktığımızda bunun ‘net’ bir artısı olmadığı da ortada… Gerçi Rus ekipleri, diğer takımlarla kıyaslandığında bu açıdan tribünlere en fazla seyirci alan takımlar… Ancak dolu olduğunda dahi Rus takımları için rakiplerine, diğer ülkelerde olduğu gibi “boğucu” bir ortam yaratamadığını biliyoruz. Bu bakımdan Fenerbahçe BEKO için bir dezavantaj söz konusu değil. Mike James ile yollarını ayıran, Milutinov’u sezon içinde sakatlığa kurban veren CSKA, bu ikilinin yerini Iffe Lundberg ve Michael Eric ile doldurdu. Özellikle James’in varlığında “deli dolu” bir takım görüntüsü çizen Rus ekibi, O’nun yokluğunda daha derli toplu bir takım kimliğine büründü. Ancak şu anda kriz anlarında James gibi eli titremeden topu potaya yollayacak bir isim de yok… Clyburn’ün formu, Shengelia ve Voigtmann gibi iki şutör uzuna sahip olmaları Fenerbahçe BEKO’ya karşı en büyük kozları olacak.

Fenerbahçe cephesinde en önemli konu, Vesely’nin bu seriye yetişip yetişeleyeceği… Bu hafta içinde bu konunun netleşeceğini düşünüyorum. İhtimaller dahilinde, Moskova’daki serinin ilk iki maçına yetişemese de İstanbul’daki rövanş maçlarında oynayabilmesi durumunda Fenerbahçe adına fark yaratabilir. Burada püf noktası, Sarı-Lacivertli takımdaki diğer oyuncuların, Real Madrid maçındaki görüntüsüydü. Onun eksikliğinin yarattığı travmayı aşmakta zorlandılar. Evet, Vesely bu takımın çok önemli bir dişlisi… Hatta en önemlisi… Ama bu duruma ‘dünyanın sonu’ gibi yaklaşmak doğru değil. Bu noktada iş teknik ekibe ve başta da coach Kokoskov’a düşüyor. Vesely olmadığı taktirde hem saha içinde bunu formüle etmek hem de oyuncuların kafasına ‘Vesely’siz de başarabilirsiniz’ duygusunu aşılamak gerekiyor. Onları kendi haline bırakırsanız neler olabileceğini Real Madrid maçında gördük…

Fenerbahçe’nin kendi içinde CSKA Moskova’ya üstünlük kurabilecek artıları mevcut… En önemlisi, De Colo’nun kendisini gözden çıkaran eski takımına karşı bu seride ayrı bir motivasyonla sahada olacağını düşünüyorum. Ama bu motivasyonunu takım olgusunun önüne geçmeden, tıpkı ligin ikinci yarısında deplasmanda kazandıkları maçta olduğu gibi yansıtmalı… Tabii bir de en önemlisi, Sarı-Lacivertli takımı uzun zamandır sürükleyen isimlerin yanına yenileri eklenmeli… Mesela Jarrell Eddie… Melih Mahmutoğlu… Hatta Bobby Dixon… Dixon’ın yaşı ilerlemiş olsa da hala bu maçlar için yaşadığını, kırılma anlarında sahada verebileceklerini, daha önce bu gibi maçlarda nasıl bir rol üstlendiğini ve üstesinden geldiğini birileri Kokoskov’a anlatmalı… Sahada kimsenin rakibe reaksiyon vermediği Real Madrid maçında Bobby gibi ‘oyuna karakter koyma’ konusunda ‘üsdat’, deneyimli bir ismin hiç süre almamış olması bu açıdan düşündürücüydü… Bobby, böyle anlar için yaşıyor ve süre verilirse de F.Bahçe’ye ‘ilaç gibi’ gelir.

Uzun pozisyonunda da Fenerbahçe BEKO’nun kalite olarak CSKA’dan aşağı kalır yanı olduğunu düşünmüyorum. Vesely olursa daha üstün olacağı net… Ama O olmasa da Ahmet, O’Quinn, Barthel ve Pierre’in nitelikleri itibarıyla CSKA uzunlarıyla boy ölçüşecek kalibrede isimler… Bu isimlerden Barthel için de bu seri, kötü başladığı ve öyle devam ettiği, hala bir türlü ritmini bulamadığı sezonda ‘yeniden doğma’ fırsatı olabilir… Sonuç itibarıyla, Vesely’siz Sarı-Lacivertli takımın işinin zor olacağı ortada… Ancak yine de bu serinin Kanarya için olabilecek en iyi eşleşme olduğunu tüm oyuncuların akıllarından çıkarmamaları gerekiyor…

Anadolu Efes için ise dün geceki AX Armani Milano deplasmanı kriter olamaz… Efes’in yerinin bu maçın sonucu ne olursa olsun değişmeyecek olması ister istemez motivasyon kaybına yol açmıştı. Bunun yansıması olarak da sahada, özellikle de savunmada Efes’in o bilindik direncini göremedik. Galibiyete ihtiyacı olan Armani de bunu fırsata dönüştürüp farklı kazandı. Play-Off’ta elbette sahada farklı bir Anadolu Efes olacak…

Dünkü maçlar sonunda Efes’in de rakibi Real Madrid oldu. Çalkantılı bir sezon geçiren, önce Campazzo’yu NBA’e yolcu edip ardından Anthony Randolph’ü sakatlığa kurban veren, ara ara birçok isminin sakatlık problemi yaşadığı Real, yine de hala çok kapasiteli bir takım olduğunu Play-Off’a kalarak gösterdi. Ama Play-Off’a kalır kalmaz da bu kez Arjantinli power forveti Gabriel Deck’i NBA’e yolcu etti… Efes’e ‘veteran’ takım deniyor ancak Real Madrid onların da bir tık yukarısı!.. Kadrosunda çok deneyimli ancak bir o kadar da yaşı ilerlemiş oyuncu var. Kısa vadede deneyimin ne kadar önemli olduğunu, iki gece önce Fenerbahçe BEKO deplasmanında gösterdiler. Ancak Anadolu Efes gibi bir rakiple arka arkaya oynayacakları zorlu seride bunun dezavantajlarını da hissedeceklerini düşünüyorum. Öyle olmasa da Efes’in, dünkü maça kadar oyun kalitesiyle rakiplerini 20’nin üzerinde farklarla yıkıp geçen, hatta daha geçen hafta Real Madrid’i de evinde 25 farkla ezen takım olduğunu unutmamalı… Lacivert-Beyazlılar’ın bu seriyi çok da zorlanmadan geçebileceğini düşünüyorum.

Sonuçta iki temsilcimiz de olasılıklar çerçevesinde ‘en iyi’ eşleşmelerle Play-Off’a girdiğini tekrar edelim ve noktayı şöyle koyalım: Bol şanslar…

BENZER HABERLER

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

- Reklam -spot_img

Son Haberler