Tamam; Dominik maçı 'ölüm kalım' tanımının dışına çıkmıştı ve kaybetsek bile vizeyi almıştık bir kere ama..
İlk yarı gerçekten keyif verdi milli takım ..
Finlandiya geri dönüşü sonrası takım yorgun olur, enerjisi yetmeyebilir derken adeta piller yeniden şarj edilmiş, Yeni Zelanda'nın galibiyeti yükleri otelde bıraktırmış gibiydi.
Sahayı koşan, paylaşan, ortayı harika kapatan, hücumda ikili oyunları akıcı oynayan, driplingden çok pası düşünen ve her şeyden önce oynadığı oyundan mutlu olan bir takımdık Dominik karşısında.
İlk yarıda 41 sayı bulurken 17 basketin 13'ü asist üzerinden gelmiş, çift guard-4 kısa her sistemimiz oturmuş, iç-dış dengesizlik beraber set tempomuz artmış, güzel bir basketbol sergilenmişti Bilbao'da…
41 sayının 22'sinin boyalı alandan gelmesi hem koştuğumuzun hem de sete set kalmışken topun içeri indiğinin göstergesi…
Bençten gelen 27 sayılık katkı ise takım olma yolunda önemli bir adım attığımızın…
İkinci yarı Ataman'ın görmek istediği ve dinlendirmek istediği oyuncularla birlikte biraz deneysel geçilirken net bir galibiyetle Barcelona'nın yolunu tuttuk.
Maçı 22 asist, 43 ribaunt ile tamamlayıp yüzdeleri iyi biryere çektik ama işler şimdi kızışacak.
Barcelona'daki ikinci turda tüm saydığımız bu iyi özellikleri sürekli hale getirip kötü alışkanlıkları Bilbao'da bırakmalıyız.
İlk turdaki görüntü bize kesinlikle yetmez.
Avustralya karşısında tempomuzu iyi yere çekip, savunmadan sonra mutlaka geçiş oyunlarında hızlı olmalı ve sete set kalındığında içeriyi kullanarak dengeyi bulmalıyız.
Ömer Aşık ve Kerem Gönlüm'ün formunu arttırması, Cedi'nin hem savunmada hem hücumda bir silah haline gelmesi, Oğuz'un hem pas hem de sırtı dönük oyunda etkisini arttırması, Emir'in 4 numarada oynasa da takıma müthiş yön vermesi, Ender-Sinan-Kerem Tunçeri ile ikili oyunlarda daha akıcı olmamız ve Cenk ile cezaları sokmamız bize (Finlandiya maçı 2. yarısı itibariyle) bize umut veren detaylar…
Umarız gücümüzün iyi yanı sahaya yansır ve ilk 8 hedefine doğru gideriz.
Yeter ki iyi yaptıklarımızda ısrar edelim, paylaşalım, koşalım, geçit vermeyelim..
Önce Avustralya, sonra da (Yeni Zelanda eşleşmesinden kuvvetli ihtimalle) Litvanya…
Kim yolumuz açık demez ki?..
CAN İŞBAKAN