Bandırma’da heyecan yine üst düzeydeydi de, maçın galibinin yapılan doğrularla değil de, yanlışlarla belirlenmesi bu seviye için ilginçti.
Banvit ilk maçta sakatlanan Barış Ermiş’i kenarda tutarak başladı maça ama bu şekilde fazla oynayamayacağını hemen anladı. Yıldız guard yokken, hücum tıkandı, Efes’in baskısı sonuç verdi, lacivert-beyazlılar maça fırtına gibi girdi. İlk çeyrekteki 6 top kayıpları da zaten bu dönemin eseriydi. Barış girdi, hemen toparlandı Banvit, çünkü Efes’in baskısı da etkisini yitirdi, ikinci çeyrek atan kazanır şeklinde geçti. Takımına fiziksel yetenekleriyle dün yine çok şey katan ancak bir türlü şut sorununu çözemeyen Doğuş da rakibin ekmeğine yağ sürdü. Banvit sürekli onu riske etti.
Bu düzen ya da düzensizlikte, maçı kazandıracak sıcak bir el, ekstra bir skorer gerekliydi. Banvit onu 3. çeyrekte buldu. Serkan tam 11 sayı attı 10 dakikada, zaten takımı da öne fırladı. Efes için de öyle bir el gerekliydi maça tutunmaları için, o el de Cenk Akyol oldu. Zouros geldiğinden bu yana formaya hasret kalmıştı Cenk ama dün takımını kurtardı. Efes’in geri döndüğü 5 dakikadaki 8 sayı, 3 top çalmalık performansı gerçekten müthişti.
İlk çeyrekte 6 top kaybı yapan, 3. ve 4. çeyreklerde ise top kaybı sayısı toplam 4 olan Banvit’in, son 10 dakikada 8 top kaybıyla oynaması, yazının başında sözünü ettiğim hataların başlıcasıydı. Takım skorda tıkanmışken, günün en etkili ismi Serkan’ın kenarda olması da anlamsızdı. Eğer tecrübeli oyuncunun bilmediğimiz bir sorunu yoksa, Orhun Ene de önemli bir yanlış yaptı. Son çeyrek başındaki 8 sayılık farkı koruyamayan Banvit’te eller titremeye başladığında, sahanın en tecrübeli ismi Kerem Tunçeri için de maçı bitirmek zor olmadı.
Son söz de Orhun Ene’ye. Cenk’in ‘çok bariz’ süre bittikten sonra attığı ancak basket verilen üçlük belki de rakibin ivme kazanmasının nedeniydi. Ancak Ene maç sonundaki hakem sorusuna, çok sağduyulu yaklaşarak, bir maç önce kendi hatalarını görmeden yenilgiyi hakemlere bağlayan Zouros’a hayatının dersini verdi.