Fenerbahçe BEKO, zor maçları yüksek motivasyonla daha iyi oynuyor… Dört gün önce Belgrad’da eksik Maccabi’ye farklı kaybettikten sonra ilk dört ve hatta ilk iki için direk rakibi olan Paris Basketball’u evinde yenerken de bunu kanıtladı bir kez daha… Maccabi maçındaki ‘dağınık’, potasını savunamayan, hücumda aceleci davranan, kolay pes eden takım bu sezonun Fenerbahçe’sini yansıtmıyordu… Sarı-Lacivertliler, Paris’te ‘özüne dönüp’, özellikle de ikinci yarıda esas kimliğini sahaya yansıtınca istediğini aldı.
İlk yarıda Shorts’un savunmasında sıkıntı yaşasa da ve yine aşırı derecede dış atışa dayalı hücum tercihleri yapıp düşük yüzdede kalsa da hücum ribaundlarını toplayıp ikinci şans toplarıyla maçın içinde kaldı Kanarya… İlk periyodun sonundaki moral bozucu 10-0’lık seri ve ikinci çeyreğin başında farkın 14 sayıya (32-18) tırmanması sonrası Colson’ın üst üste 5 sayısı ‘ilaç’ niteliğindeydi. Sonrasında savunma aksamaya devam etse de Pierre’in kenardan gelip getirdiği enerji ve bulduğu kritik üçlük, Guduric’in direksiyona geçmesi Paris’in rüzgarını kesip devre sonunda farkın 8 sayıya inmesini sağladı.
İkinci yarının başında Fenerbahçe BEKO’nun savunmada daha agresif başlamasını bekliyorduk ki öyle de oldu. İyi savunma ile hücumu da tetikledi Sarı-Lacivertliler’i… Guduric’in üst üste 8 sayısıyla momentumu ele geçirdi Kanarya… 23.10’da Shorts’un skoru 52-47’ye getiren basketi sonrası tam 4,5 dakika potasına kilidi vurdu Fenerbahçe… Nigel Hayes ve Pierre’in üst üste iki üçlüğüyle öne geçtikten sonra seriyi bu 4,5 dakikada 14-0’a bağladı ve 9 sayı da öne geçti (52-61)… Ancak tabii Paris gibi sezon başından beri Euroelague’de ‘NBA esintileri’ sunan, sahayı çok çabuk geçip çabuk kullandığı toplarla bu ligde ‘fark yaratmaya’ çalışan ve çoğu maçta da bunu ispat eden Paris gibi bir takıma karşı bunun ‘büyük’ bir avantaj olduğu söylenemezdi… 8-0’lık seriyle farkı bir çırpıda eritip son periyoda da umutla girdiler.
İyi olan şey, Fenerbahçe BEKO’nun da geri adım atmaya niyetinin olmamasıydı. Ward’un üst üste 2 üçlüğüyle 32.51’de tekrar (68-65) geriye düşse de, hücum ribaundlarını kovalamaya devam edip, şutlar girmese de ısrarla yeniden denemeye devam ettiler. Tek hücumda topu 5-6 kez potaya yollayıp isabet bulamadan ‘eli boş’ döndükleri de oldu. Ama işte o ‘kazanma karakteri’ yine devrede ve tüm takıma yansımış vaziyetteydi. 71-69’dan sonra 2 dakikada Sertaç, Baldwin ve Tarık’la gelen 9-0’lık seri ile bitime 2,5 dakika kala 7 sayı öndeydi Sarı-Lacivertliler… Tam maçı kapatacakken bu kez Hifi’dan üst üste ‘sıra dışı’ 3 üçlük geldi… Ancak son bölümde tecrübe farkını sahaya yansıttı Fenerbahçe… Nigel Hayes, Baldwin ve Guduric’le ve sonlarda da Hall ile çizgiden üretip Paris’ten altın değerinde bir galibiyet çıkardı.
Maccabi yenilgisini çok önemli ve zor bir deplasman galibiyetiyle telafi etti Sarı-Lacivertliler… 30 hücum ribaundu ile Euroleague rekoru egale edildi edilmesine ama bunun sebebinin 27’si kaçan 39 üç sayılık atış olduğunu unutmamalı… 30’u hücum 50 ribaundla noktaladı Kanarya geceyi… Ne var ki her maç bu sayıda hücum ribaundu toplamak kolay değil… Bu yüzden de hücumda bu kadar da dış atışa mahkum kalmamalı; perşembe günkü Armani Milano deplasmanından başlayarak…