Geçenlerde “Ergin Ataman'ın yerinde olsam” diye birşeyler karalamış ve teklif gelmesi halinde Unics Kazan, Milano ölçeğindeki takımlara gitmesinin kendisi için daha hayırlı olacağını, bu sezon Galatasaray'da yaşananlarla birlikte her olayın içinde yer aldığı için yıprandığını söylemiştim.
Gün içinde kendisinden yukarıda gördüğünüz fotoğrafı aldım… “Yerimde olsan, şimdi buradaydın.” Takıma izin verdiği gün kendisi de Çeşme'ye gitmiş ve Çayyolu'nda apartman girişi manzaralı evimde otururken bana nispet yapmıştı.
Ders almamış olacağım ki, kendimi bir kez daha Ergin Ataman'ın yerine koyup Eurobasket içim A Milli Takım kadrosunu belirlemeye çalıştım… 16 kişilik kadroya çağıracağım oyuncularla şu konuşmaları yaptım…
“Bak Melih… Türkiye'nin belki en iyi şutörüsün, son zamanlarda savunmanı geliştirdin, pick and roll oynamaya başladı. İyi yoldasın, devam et. Ancak devamsızlık sorununu hallet. Hiçbir koç Papatya falı açmak istemez, oyuncusunun üç-aşağı, beş yukarı ne yapacağını bilmek ister…”
“Semih… Sana sadece şunu soracağım: Var mısın, yok musun? Varım diyorsan seni gözüm kapalı alırım ama öncelikli olarak senin oynamaya karar vermiş olman gerekir.”
“Oğuz.. sana süre konusunda söz veremem. Onu senin performansın belirler ama kalın uzunların arkasında duracak adam sensin.”
“Kenan… Senin özgüvenine hayranım. Bu sezon sakatlıklar yüzünden geç form tutmuş olabilirsin ama sezon sonunu iyi oynadın. Ne yap yap, şut sorununu hallet.”
“Furkan… Genç çocuk… Aferin sana… Senden şut atarken tereddüt etmemeni bekliyorum. Atayım mı, atmayayım mı dersen o toplar girmez. Sen 15 yıl bu takımda oynayacak bir oyuncusun.”
“Cedi… Sen bu takımın enerji kaynağı olacaksın. Yaşına göre çok iyi bir noktadasın, 'Oldum' demeden ilerlemeye devam.”
“Birkaç ay öncesine kadar aklımda yoktun ama sakatlıktan çok iyi döndün. Senin gibi canını dişine takan oyunculara ihtiyacım var.”
“Doğuş… Kaos basketbolu oynamamız gerekecek dakikalarda aklıma ilk gelen isimsin.”
“Emircan… Seni çağırıyorum ama ilk 12'ye almayabilirim. İstiyorum ki ileride bu takımın önemli bir parçası olduğunu hisset, kuvvet sorununu, kilo sorununu biran önce hallet, gelecekte formayı al, bir daha da verme.”
“Göksenin… Seni Galatasaray'da tutamadık ama Darüşafaka Doğuş'ta çok iyi bir sezon geçirdin. Biz seni savunmacı kimliğinle bilirdik, sen üzerine ceza atışlarını da ekledin.”
“Bobby… Gel bakalım, önce arkadaşlarına şu 'Ankara'nın bağlarını' söyle. Senin pick and roll organizasyonundan çok yararlanacağız ama ben senden daha iyi savunma yapmanı da bekleyeceğim.”
“Barış (Hersek)… Efes altyapısında birlikte çalışırken senden beklentilerimiz büyüktü. Boşa geçen yıllardan sonra son 2-3 yıldır ciddi ilerleme kaydettin.”
“Şafak. Bu sene süreni iyi değerlendirdin. Kritik anlarda iyi işler yaptın. Devam et.”
“Can (Altıntığ)… Gözüm hep üzerindeydi, keşke daha fazla süre alabilseydin. Karşıyaka'daki gibi oynayacağını bilsem…”
“Evren. Seni de takip ediyorum ama istikrarından yana kuşkuların oluyor.
“Sinan. Biliyorum, yorgunsun ama milli görev. Geç takımın başına…”
“Furkan (Aldemir). Galatasaray'da kalsan senin için daha iyi olurdu ama dinlemedin. Neyse… Giy formanı…”
“Ender. Senin deneyimin bizim için önemli.”
“Engin. Sezon sonunda formun düştü, yine de ilk yarıdaki performansın etkileyiciydi. Ayağın nasıl?”
“Duşan… Biraz kuvvetlensen, Avrupa'nın en büyük uzunu olacaksın… Hadi, ver atrık kararını…”
“Kartal. Bu sezon en beklenmedik çıkışı sen yaptın. Pick and roll oynama becerini geliştireceksin.”
“Ömer… Pelicans sezonu erken kapattı, yeterince dinlendin. İlk günden itibaren seni istiyorum. Mazeret dinlemem.”
“Ersan…Sen de Ömer gibi sezonu erken bitirdin. Sakatlığın da yok. Hadi bakalım…”
O sırada telefon çalar… Arayan Enes'tir… Telefon açmam…Geçen sene ben onu aradığımda o açmamıştı ki…
***
Listedekileri saydım… 20 kişiyi geçmiş… “En iyisi ben bu işi Ataman'a bırakayım” dedim. O seçsin, biz eleştirelim… Bakalım bu defa “Düşünen Adam” fotoğrafı mı gönderecek Ataman?
