23 Kasım 2024, Cumartesi
spot_img
Ana SayfaDİĞERARŞİVEfes kalitesiyle / İSMAİL ŞENOL

Efes kalitesiyle / İSMAİL ŞENOL

Anadolu Efes, Avrupa’nın en büyük bütçelerine sahip takımlarından. Geçen sezonun ortasından bu yana devam eden yapılanma sonucunda kıtanın en iyi iki antrenöründen biri olan Duşan Ivkoviç’in eline sekiz yabancılı, 16 kişilik kadro teslim ettiler. Ivkoviç de ligin en zorlu virajına girildiğinde bu geniş kadrosunun avantajını en iyi şekilde kullanıyor. Pınar Karşıyaka maçında oyuna giren tüm oyuncularının sayı bulması, bunun önemli bir göstergesi.
Final serisinin ilk maçında Efes kadrosunun yapması gereken bir numaralı iş, Bobby Dixon’ı durdurmaktı. Önce Doğuş Balbay ile başladı Efes Dixon savunmasına, sonra sırasıyla Birkan Batuk, Thomas Heurtel ve Matt Janning geçti Amerikalı oyuncunun karşısına. Dört farklı adamla, maç boyunca tam sahadan baskı yaptı Efes. Temel strateji “durduramıyorsan, yıprat” oldu. 26 sayı – 7 ribaund – 5 asist – 3 top çalmayla maçı tamamlamış bir oyuncu için “iyi savunuldu” demek maçı hiç izlememiş birisine garip gelebilir belki. Ancak Efes, sabırla uyguladığı stratejinin sonucunu aldı. Bobby Dixon, maç sonunda yorgunluğuna yenik düştü. Normal sürenin sonunda Heurtel’in kendisini savunduğu pozisyonlarda yorgunluğu, kötü karar vermesine sebep oldu. Kötü bir savunmacı olan Heurtel’i yenme amacına gereğinden fazla odaklanınca, oyunun kendisine gelmesini beklemedi ve acele atışlarla kötü tercihler yaptı. Diri bir Dixon’ın vermeyeceği kararlardı bunlar.
Efes cephesinde durum böyleyken, Pınar Karşıyaka için durum biraz daha farklıydı. Görev listesinin başında “tempoyu yüksek tut” yazıyordu yeşil-kırmızılıların. Bunu yapabilmek için Bobby Dixon’ın yanına topla yaratabilen en az bir oyuncu daha koymak zorundalardı. Ufuk Sarıca, dar kadrosunu sonuna kadar çok iyi kullandı. Maçın başında DJ Strawberry ve Jon Diebler’ın hazırladığı pozisyonlar üzerinden sonuca gittiler. Soner Şentürk kenardan gelerek çok kritik iki üçlük attı. Kısalar tarafında işler yolunda giderken, tempo için önemli gerekliliklerden biri olan ribaundlarda çok geride kaldılar. 50-34 öndeydi Efes. Bunda tabii ki ev sahibinin hücum ribaundlarına giren bir takım olmasının etkisi var, fakat Karşıyaka açısından esas sorun Juan Palacios’tu. Palacios, özellikle dip çizgiden gelen hiçbir hücumu durduramadığı gibi, pozisyonunu kaybetmesiyle Efes’in fizik avantajını kullanmasına sebep oldu. Hücumda 2/5 ile oynayıp, 2 top kaybetmesi ayrı bir konu. Palacios esas, Karşıyaka savunmasının paramparça olmasında baş müsebbipti.
Efes maç boyunca istediği basketbolu oynayamadı, fakat Ivkoviç takımına çok hakimdi. İkinci yarıda, sezonun ikinci döneminde de sık sık gördüğümüz hücum-savunma değişiklikleri Amerikan Futbolu takımını andırdı. Buna karşın Doğuş oyundayken Karşıyaka’nın “beş kişiyle dört kişiyi savunması”nı engelleyen hamlesi, maçta ibreyi Efes lehine çevirdi. Doğuş’u birkaç metre uzaktan savunan Karşıyaka defansına karşı atletik guard’ını pota altında konumlandırıp, ribaundlara soktu ve Doğuş’un varlığına hücumda da bir anlam kazandırdı. Sonuçta iki hücum ribaundu alıp, sayısız ribaund bozan Doğuş, Karşıyaka’nın savunmada aldığı riski çok iyi değerlendirdi. Diğer taraftan yaptığı sert savunma da eklenince, Efes adına maçın fark yaratan oyuncularından biriydi.
Ufuk Sarıca, totalde oyunu kazanan ama skoru kaybeden taraftı. Rotasyonun iki önemli ismi Palacios ve Erkan Veyseloğlu’ndan hiç katkı alamadığı maçta, potaya 70 top atarak istediğini aldı. İkinci maça girerken daha çok ayarlama yapması gereken taraf Efes. Tek soru işareti, 10 gün içinde üçüncü kez bir Euroleague takımına karşı uzatma oynayan Karşıyaka’nın enerjisinin kalıp kalmayacağı…

BENZER HABERLER

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

- Reklam -spot_img

Son Haberler