Alkışlarımız Fenerbahçe Ülker'e…
15 yıl sonra yeniden burada olmanın verdiği mutluluğu bize yaşattığı, Madrid'de Türk bayrağını dalgalandırdığı ve bizlere 'Avrupa'nın zirvesi' hayallerinin tohumlarını ektiği için…
Bu tohumlar elbet yeşerecek…
Elbet doğruların uygulandığı, takımı buraya getiren olguların alışkanlık haline geldiği zaman biz o anların tanığı olacağız.
CSKA maçının ilk yarısına bakıp, bir de dönüp ikinci yarıdaki Fenerbahçe Ülker'in yaptıklarını masaya yatırmak 'doğrular' diye neyin altını çizdiğimizi göstermekte yeterli olur.
İlk yarıdaki o enerjisiz, dirençsiz, paylaşımsız yani tıpkı Real Madrid maçının ikinci çeyreğindeki görüntüden uzaklaşıldığı anda neler olduğunu gördük. Real Madrid maçında oyuna girdiğinde kötü bir grafik çizen Semih Erden bu kez sahaya adım attığında takımının tüm enerjisini yineleyen isim oldu. Çemberi korudu, penetrelere geçit vermedi, CSKA'nın hücumlarını tıkadı.
Öyle ki sahada olduğu 12 dakika 40 saniyede Fenerbahçe Ülker'in CSKA'ya karşı kurduğu üstünlük tam 19 sayı… Yani Semih sahadayken Fenerbahçe Ülker, CSKA'ya 19 sayı fark atmış… Yani savunma hücumdaki ateşi yakmış, herkes işin içine girmiş, Bjelica özgüvenin tazelemiş, Zisis varlığını hissettirmiş ve Goudelock bitiriciliği ele almış.
Bu tesadüf değil… Bu savunmanın sahada varlığını gösterdiği anda içeriye yardımlarla kapanıp aynı çabuklukla açılındığında Fenerbahçe Ülker'in her rakibe sahayı dar ettiğinin göstergesi…
Sahada net 5 numarası olduğunda, adam değişmediğinde, oyun kurucusu oyunun üstüne elini koyduğunda, paylaştığında, yardımlaştığında, pas oyununu sahaya yansıttığında Fenerbahçe Ülker'in şampiyonluğa oynayacağını düşünmemek içten değil…
Bu yıl bir tecrübe oldu Fenerbahçe Ülker için… Gelecek sene buradan çıkarılan tecrübelerle ne Real Madrid maçının ikinci çeyreği oynanır ne de CSKA maçının ilk yarısı…
Bir de Anadolu Efes'in bu heyecana ortak olacağını düşünürsek…
Aydınlık günler pek de uzak değil…
