Milli takım saatler sonra Avrupa Şampiyonası'nın daha ilk gününden kader maçına çıkacak ama halimize bakın…
'Ahlaksız!', 'Sen kendi karakterine bak!' gibi atışmalar, tartışmalar, işaret parmaklarını sallamalar halindeyiz.
Yahu bir durun… Milli takıma ne zamandan beri arkanızı döner oldunuz.
Genç, gelecek vaadeden ve her şeyden önemlisi moralle beslenecek bir takımı ne hale soktunuz. Allah aşkına bir kenara bırakın diyeceğim şu sonsuz çekişmenizi ama nafile…
İşte geldik son güne ama demeçler havada uçuşuyor. Siyaset bile girmiş içine dalaverenin…
Ergin Ataman'ı sevin sevmeyin; orada olmasını isteyin ya da istemeyin hatta bunun için isteklerinizi bile çıkın söyleyin ama… Yerini ve zamanını doğru seçin ne olursunuz.
Bu topraklar zaten kutuplaşmış, ayrışmış birbirine sırt dönmüş durumda… Bari milli takımı, hele şampiyona öncesinde germeyin lütfen…
Çok mu zor acaba, 'Biz Ergin Ataman'ın milli takımın başında olmasını onaylamıyoruz. Bunu şampiyona sonrasında dile getireceğiz. Şimdi milli takımımızın gündemini etkilemek istemiyoruz' demek…
Veya, 'Bunları konuşmanın zamanı değil, şampiyonada milli takımı destekleyelim sonra rahatsızlıkları dinleriz' diye yanıt vermek…
Ve keşke bu atışlamaların başında Ergin Ataman demeç savaşlarının içinde hiç yer almasaydı…
Belki de yıllar sonra, milli takım gündeminin bu kadar basketbol dışına çıktığı bir ortamda başlıyoruz şampiyonaya…
Oysa ki bu takım, Ay – Yıldızlılardan Berlin'de, resmi maça saatler kala kesilen Birkan'ın 'dökün bizi sokaklara' demesi kadar birbirine bağlı…
Bu takım yetenekleri sınırlı olsa bile son topa kadar savaşacak yüreğe sahip…
Ve bu takım çok zor bir grupta imkansızı başarmak için biraz olsun morale, biraz olsun desteğe ihtiyaç duyuyor…
Tekrar etmek gerekirse; sevin sevmeyin.. o sizin bileceğiniz iş… Ancak Ergin Ataman bu ülkenini en başarılı coachu… Turnuvaları çok iyi oynayan, en güçlü kadro mühendisi… Ve yanında da geleceğin en iyi coachu olmaya aday Ufuk Sarıca, omzunu dayamış durumda…
Saatler sonra ilk maçımıza ama en kritik karşılaşmamız için İtalya karşısına çıkacağız.
Artık bırakalım bu kısır çekişmeleri, tabanları kuvvetlendirmeyi de milli takımımıza bakalım. Onlar güvenilmeyi, inanılmayı, desteklenmeyi sonuna kadar hakediyor…
