Hidayet Türkoğlu Federasyonu göreve başlayalı altı ay oldu. Bu dönemde Demirel kadrosunun büyük bölümünü tasfiye edip kendi kadrolarını oluşturdular, milli takım staffını belirlediler ve daha çok ders çalışıp alınacak radikal kararlarla ilgili nabız yokladılar.
Göreve gelme yöntemlerini çok demokratik bulmasak da geçmiş federasyonlar gibi kendilerini kulüplere borçlu hissetmemeleri en büyük avantajları. Düşüşe geçen Türk Basketbolu ile ilgili radikal önlemleri bu federasyon alamazsa, kimse alamaz. Kulüplere kalsa 5-6'sı hariç, altyapıyla ilgilenmek yerine "Zaten yerliler pahalı" deyip ellerinden gelse 12 yabancı oyuncu isterler. İşin kötü tarafı kulüp taraftarlarının büyük çoğunluğunun isteği sadece tuttukları takımın kazanması. Tamamen yabancı staffla ve tamamen yabancı oyuncularla olsa da… Oysa 10 yıl öncesine kadar milli takımlar gözbebeğimizdi. En büyük üzüntüleri ve sevinçleri ay-yıldızla yaşardık. Şimdi trend maalesef değişti.
Manila'daki Olimpiyat Elemeleri'nden sadece Senegal galibiyetiyle ve hüsranla döndükten sonra ne doğru dürüst eleştiri yapıldı, ne analiz… Umursamayanlar çoğunlukta idi… Bu federasyonun yapacağı en önemli iş Türk çocuklarının gelişeceği yöntemleri bularak hepimizi yeniden milli takım olgusu etrafında toplaması. Bunda da kararlı olduklarını görüyoruz. Kadınlarda sahadaki yerli oyuncu sayısının artırılmasından sonra mutlaka erkek tarafında da alacakları kararlar olacak. Başta Geliştirme Ligi olmak üzere…
Oyuncu kadar Türk antrenörlerin yetiştirilip geliştirilmesi de basketbolumuzun sağlığı açısından çok önemli. Yabancı koçlar geldiği zaman kabileler halinde geliyor ve Türk asistanların sayısı da hızla azalıyor. Sanırsınız ki basketbol, Türk insanının aklının ermediği ve eremeyeceği bir oyun.
Türkoğlu'nun TBL toplantısında mali disiplinden söz etmesini de beklediğimiz diğer radikal kararlar kadar olumlu buluyoruz. Bütçelerin onaylanması ve denetlenmesi kısa vadede kulüpleri zorlasa dahi bundan en büyük yararı görecek olan yine kulüplerdir. Taraftar ya da antrenör baskısıyla büyük borçlara girip kapanan veya alt liglere düşüp can çekişen nice kulüp biliyoruz.
Bu konuyla bağlantılı olarak TBF'ye yönelteceğimiz bir de eleştiri var: Transfer yasağı koyduğunuz kulüplerin isimlerini açıklayın ki hem bundan rahatsız olup ileride daha dikkatli davransınlar, hem de daha sonra bu kulüplerden teklif alan oyuncu ve antrenörler nasıl bir kulübe gittiklerini bilsin.
Tabii ki başka başlıklar da var…
* Disiplin Yönergeleri'ndeki gaddar maddelerin revize edilerek maç cezası yerine para cezasının artırılması
* TBF'nin kendi bünyesinde Tahkim Kurulu'nu oluşturması için konunun üst makamlarla aktarılması
* Hakem konusundaki sorunların nedenini araştırarak doğru çözümler üretmesi
* Anadolu'nun daha çok yerinde kaliteli basketbol oynanmasını sağlayarak İstanbul'a göçü engellemesi
* Çok geride kaldığımız istatistik arşivlerinin düzenlenmesi ve böylece liglerin daha çok konuşulur hale gelmesi gibi…
Sonuç olarak… Türkoğlu Federasyonu'nun Türk Basketbolu'nun yeniden yükselişe geçmesi için alacağı her kararın yanında ve destekçisiyiz…
Kaynak: Basketfaul