Hangi bir konuyu yazsam, gene konu bolluğu var, ''Yorumcuları artık bırakalım, anladılarsa anladılar' derken, telefon ve e-mail saldırısına uğradım. ''Sen hiç üstün ve ali insan, sunucuların, yorumcuların yorumcusu “Üstadı Belagat Badem'i dinledin mi ?'' diyen bir koro. Dinledim, dinledim de; ben onu yorumcu bile saymıyorum ki. Hırsı ferahlatıcının mikrofonda konuşanı. “Koşun, koşun çocuklar, oraya bak, buraya bak'' diyen, basketbolun neresinde durduğu belli olmayan bir kişilik. ''Okuduğu romanlardan alıntı yapacağım'' derken, çarşafa dolaşıp, çığlıklar atarak çalılıklar arasında kayboldu, gitti.
Ana konumuz Efes Pilsen ve yönetimUfuk Sarıca ile Ekrem Memnun maçlara girerken bilet alıyorlar mı? Dikkat etsinler, spor yasası çıkacak biletsiz seyirciler yakalandıklarında aynı zamanda kriminal suçlu sayılacaklar. Gospodin Perasoviç'in getirdiği yardımcı koçun adını bile bilmiyoruz ama E.Ö ona ev ve araba vermiştir herhalde. Ne de olsa Türk değil, Türk olsa yanmıştı.
Bir kulüp, bir takım ancak bu kadar sabote edilebilir. Nasıl olsa bu tip yazıları Tuncay Özilhan okumuyor. Önce onu suçluyalım, insan şöyle aşağıya doğru eğilip, bir bakmaz mı ? 'Kimler var' diye. Ufuk, Ekrem, Menderes görüş dışı, Emir Alkaş gibi bir değer Galatasaray'a gitti. Yağızer Beşiktaş'ta. Ergin boşta, Oktay başka takımda görevli ama E.Ö hala yerinde ve takım tepetaklak gidiyor.
Yalçın (Granit) ağabeyim Perasoviç'e neden teşekkür etmiş bilmiyorum ama belki ''Efes Pilsen elden gidiyor, uyandırmaya çalışıyor'' diye düşünüyordur. İtalyan basketbolu da bu sayede ivme kazandı. Hazret beyanat verdi; ''56 sayı atarak maç kazanılmaz'' diye. Hiç o topu çemberden geçirdin mi ? Koçum !!!!!
Küçük adamlar, hep küçük kalmaya mahkummuş demek ki.. Bu arada sezon başından beri o taraflı dostlarla ''Spahija'mı ? Perasoviç mi ?'' çekişmesi yaşıyorduk. Artık ben de arayı açtım mutluyum. Diğer bir iddiam bu yıl Beko Basketbol Ligi play-off finali Fenerbahçe Ülker – Galatasaray Cafe Crown oynar idi. Bunda da oldukça avantajlıyım. İtirazı olan çıksın ortaya.



