Türkiye Kupası’nın sürprizleri, sıra dışı sonuçlarıyla “kendine özgü” bir karakteristiği vardı. Bu sezonki sürpriz ise “sürpriz yaşanmaması” oldu.
Anadolu Efes, Fenerbahçe BEKO’yu eksik yakaladığı Türkiye Kupası finalinde ribaundlarda fark yaratıp kupayı 12. kez müzesine götürdü.
De Colo ve Vesely’nin uzun vadeli sakatlıkları sırasında çözümü kendi içinde bulan ve savunmada adeta çığır açan Sarı-Lacivertliler için bir de Pierria Henry’yi sakatlığa kurban vermek “beterin beteri” gibiydi. Henry, Kanarya’nın Olympiakos, Armani Milano ve Real Madrid gibi rakipleri devirmesine yardımcı olan “savunma devriminin” baş mühendisi Henry idi. O’nun önderliğinde “ateşlenen” savunmayı müthiş bir silaha dönüştüren Fenerbahçe, arkadaşlarının açıklarını kapayan, her yere yetişen, rakiplerin kabusu haline gelen Henry’yi dün fazlasıyla aradı. Bu da çok ama çok doğaldı. İki süper yıldızın ardından yeni bir darbeye daha göğüs germek en azından 2 günde mümkün değildi.
Anadolu Efes de bunun avantajını en iyi şekilde kullandı. Lacivert-Beyazlı takımın “üç silahşörleri” Larkin, Micic, Beaubois ile Fenerbahçe potasını 3 sayı çizgisinin gerisinden ablukaya aldı. Bu üçlüye Pleiss ve Moerman’ın da “ceza atışlarıyla” eşlik etmesi, F.Bahçe uzunlarının 3 sayı çizgisi civarında “nöbet tutmalarını” sağladı ki bu sayede Micic başta olmak üzere Efes kısalarına da penetre edip potaya gitme yolu açıldı. Ribaundlarda (37-21) fark yaratan Efes, ikinci şans toplarıyla da oyuna hükmetmeye devam etti, maç boyunca… Moerman 35, Pleiss 37 dakika sahada kaldılar. Singleton ve Dunston kadroda bile değillerdi!.. Efes onlara gereksinim duymadan, kısalarıyla istediğini aldı. Daha doğrusu coach Ergin Ataman maç önü planını buna göre yapmıştı ve son derece de yerinde bir karar olarak sonuca yansıdı. 3 sayı çizgisinin gerisinden, boyalı alan ve çevresinden kullandıkları atışlardan 8 fazlasını gönderdiler potaya… Serbest atış çizgisinden de rakibin 4 katı sayı ürettiler. İkinci periyodun ortasından itibaren de bir daha arkalarına bakmadılar.
Fenerbahçe BEKO’da yeni transfer Markel Starks’ın düzene alışması için zamana ihtiyacı var. Henry gibi oyunun iki yönünü de etkili oynayan formda bir ismin yerini bir çırpıda doldurmak da, bunun yarattığı stresin üstesinden gelmek de kolay değil. Transfer edildiğinde hedef ondan hücumda katkı almaktı. Bunda pek sorun yaşanacak gibi görünmüyor… Ancak Fenerbahçe’nin son dönemde olmazsa olmazı, “savunma dinamizmine” ne katacak, ya da bir şey katabilecek mi, onu da hep birlikte göreceğiz…