KOÇ Oktay Mahmuti’nin Galatasaray Dergisi’ne verdiği röportajdan anlamıştım aslında dün akşamın böyle kabus olacağını.
Mahmuti, Türkiye’de çok çabuk yüksek hedefler konulmasından yakınarak, “Türkiye’de insanlar (en azından insan yerine koymuş, tşk.) çok çabuk uçları yaşıyor, kendini kaptırıyor. Yaklaşımlar çok yüzeysel oluyor. (Dörtlü Final’de İstanbul’da, bu takım sonuna kadar gider) gibi değerlendirmeler yapılıyor. Bunlar biraz gayri ciddi yaklaşımlar. Eğer ki buysa başarı, muhtemelen biz Avrupa Şampiyonu olamayacağız. “Bu takım zayıf, bu takım çok iyi.. Bunları söylemek çok doğru gelmiyor bana” şeklinde konuşmuştu. Mahmuti’ye göre annesinin liginde kısa sürede iki kupa kazanmış Cimbom’dan bu sene Euroleague’de pek fazla bir şey beklememeliyiz.
Avrupa’nın kralı
Mahmuti’nin çok kompleks göstermeye çalıştığı iş aslında o kadar basit ki; NBA’de kendine yer bulamayan 20 kadar adam Euroleague’de hemen her yıl yer değiştirerek 20 küsur takımın sıralamasını belirlerler. Bir o kadar fırdöndü koç da eline o yıl gelen malzemeden çıkardığı iş kadar başarıyı yakalar. Kısır döngüdür bu ve her yıl tekrarlanır. Hangi takım iyi, hangisi zayıf kapaktan söylemek ise çok kolay. En azından benim için öyle.
“Günü aklı başında yaşayacak, takımına yaşatacak maç kazandıracaksın.” Sene başında 24 takımın da “uçlarda hayalleri” olabilir, yeter ki, sen işini bil ve pivotsuzluk özlemiyle “Mourinho muyum yoksa?” sendromuna kapılma kardeşim. Dün akşamki ilk çeyrekte yarısına karşılık verebildiği 30 sayının altına yatan ve bütün maçı kabul etmiş, looser görüntüde tamamlayan takımın esas sorunu başta koçun inançsızlığı.