Fenerbahçe BEKO, basketbolun her zaman “sayı üretmeye odaklanarak” kazanılacak bir spor dalı olmadığını, farklı detaylarla öne çıkarak da galip gelinebileceğini gösterdi dün…
Bayern Münih deplasmanında, Euroleague’de özen gösterilmesi gereken, galibiyete giden yolu açan detayların fazlaca farkındaydı Fenerbahçe BEKO…
İlk çeyrekte fazlaca baş ağrıtan ribaund sorununu oyunun geri kalanında lehine çevirerek, Andrea Trinchieri sonrası coach Pablo Laso ile inatçı karakterine kaldığı yerden devam eden Bayern Münih’i yenmeyi başardı…
Sadece 10 asistle tamamlanan bir maçı kazanmış olmak için bunun dışındaki birçok detayı iyi yapmış olmanız gerekiyor… İşte Fenerbahçe BEKO da bu açıdan fark yarattı Bayern karşısında… İlk periyotta 5’i hücum tam 15 ribaund verip kontrolü rakibine vermişti Sarı Kanarya… Ve 15-7 geride olduğu bu parametrede kalan üç çeyrekte her şeyi tersine çevirdi… Kalan 3 periyotta rakibine 41-24’le üstünlük kurup, boyalı alanı kontrolünde tutarak oyuna hükmetmeyi başardı.
Tabii 20-19 geride kapanan ilk çeyreğin ardından skor üretiminde önce Wilbekin, ardından da Papagiannis ile fark yarattı Sarı-Lacivertliler… Wilbekin, geçen sene birlikte forma giydiği Carsen Edwards ile giriştiği düelloda ABD’li şutörü parkeye gömdü adeta… O’nun kritik üçlüklerine Sestina da eşlik edince momentumu ele geçiren Fenerbahçe, farkı 9 sayıya kadar çıkardı. Fakat Bayern’in inadı, Kanarya cephesinde basit hatalarla karşılık bulunca Bayern devre sonunda hala maçın içindeydi.
Üçüncü çeyrekte Fenerbahçe BEKO, maçı koparıp götüreceği anlarda savunmadaki direncini ödüllendirecek hamleleri yapamadı hücumda… Bunun en önemli sebebi de çoğu zaman bireysel çözümler üretme, bazen de kaçan basit atışlardı. Yine de son periyoda Wilbekin’in 29.40’taki üçlüğüyle 8 sayı önde girmeyi başardı Fenerbahçe… Son çeyreğin başında Guduric’in üçlüğü ile 11 sayıya çıkan fark, galibiyetin habercisiydi. Ancak Bayern’in tıpkı önceki maçlarda olduği gibi kolay pes etmeyeceğini, kötü şut yüzdesine karşın birebirlerle boyalı alandan üretkenlik sağlayabileceğini hesaba katmadı Sarı-Lacivertliler…
İşler kötü gidip, rakip yavaş yavaş yaklaşmaya başlarken standartlarını koruyan “yegane” şey savunmaydı… Hücumda hatalar birbirini takip etse de savunma direncinin seviyesini koruması ile kontrolü hep elinde tuttu Kanarya…
Maçın başında baş ağrıtan hücum ribaundlarında sağladığımız üstünlük ise oyunun sonunda bizi ayakta tutan faktördü. Üst üste boş, basit atışlar kaçsa da o hücum ribaundları ile hep kontrol Fenerbahçe BEKO’daydı. Oyunun sonunda, 6 sayı önde iken Nigel Hayes-Davis’in “adrenaline yenik düşüp” aldığı sportmenlik dışı faul dahi oyundan düşmemize etki etmedi. Ardından son maçların yıldızı Calathes’in çaldığı topla galibiyetin üzerine mührü vurdu Kanarya…
Çok zor geçeceği aşikar olan bu sezonda her deplasman galibiyeti altın değerinde… Bu açıdan böyle bir deplasmanı kazasız atlatmış olmak, ilk 5 maçın 4’ünü kazanmış olmak da Fenerbahçe BEKO için çok ama çok önemli…