Bu köşenin takipçileri hatırlayacaktır, yaklaşık bir yıl kadar önce Eddy Curry’nin hikâyesini anlatmıştım sizlere… 2.10’luk boyu ve iri cüssesiyle NBA’e yıldız olma hayalleriyle gelen, bir ara iyi maçlar çıkartarak bu hayale oldukça yaklaşan, hatta New York Knicks’ten bol sıfırlı bir kontrat da koparan ama sonra yitip giden pivot Curry’yi… Aralık 2010’daki yazım “Şu anda vergi borçlarından yargılanıyor ve doğaüstü yetenekleri olan bir avukat bulamazsa yakın gelecekte hapse düşecek. Her şeyini basketboldan kazanmış olan 28 yaşındaki bu adamın, uzun süredir parkeler üzerinde görülmediğini eklemeye, bilmem gerek var mı? Artık onu tartabilecek baskül bulmanın da çok zor olduğu söyleniyor” cümleleriyle bitiyordu.
Eddy Curry geri döndü! Biliyorsunuz, geri dönüşleri anlatmayı seviyorum. Tanrı’nın bahşettiği benzersiz yeteneklere, önlerine çıkan fırsatlara karşın, basketbol sahalarının en iyileri arasına girme şansını önce tepen, ardından aklını başına devşirip, bir biçimde hayata tutunmaya çalışan yüzlerce örnek var. Ve o örneklerden bizim çıkarabileceğimiz sayısız ders…
Hapse girmemek için…
NBA parkelerinde son maçını 17 Aralık 2009’da oynayan, daha sonra adı sürekli formsuzluk, kilo problemleri ve vergi borçlarıyla gündeme gelen Eddy Curry, hapse girmek üzere olduğunu anlayınca can havliyle müthiş bir çalışma temposuna girdi. Avukatı ona, “Bir işin ve gelirin olmalı. Mahkemeyi borçlarını ödeyebileceğine inandırabilmelisin ki cezanı hiç değilse bir süre ertelesinler” demişti. Yapabileceği tek şey, basketbol oynamaktı. Ancak kilosu da 180’e gelip dayanmıştı. Önce sıkı bir diyet, ardından bitmek bilmeyen antrenmanlar. Doğup büyüdüğü Chicago’da, NBA’de pek çok oyuncunun yetişmesinde önemli rol oynamış antrenör Tim Grover’ın kapısını çaldı.
Grover, ‘Kocağlan’ın diyetini hiç aksatmadan uygulaması şartıyla onu çalıştırmayı kabul etti. 2011’in mart ayı geldiğinde, Curry 155 kilo civarına inmiş, hatta Miami Heat’ten bir deneme idmanı için davet almıştı. Ancak Grover onun için hâlâ erken olduğunu düşünüyor ve form grafiğini daha da yukarılara taşıyabileceğine inanıyordu. Lokavt, NBA’in üzerinde kapkara bir belirsizlik bulutu gibi çökerken, Curry yaz boyu çalıştı, çalıştı, çalıştı…
Sonunda Miami’nin sezon öncesi kampı başlarken, üzerine çıktığı baskül ‘148’ rakamını gösterdi ve Heat kenar yönetiminin olur vermesiyle bir sezon için 1.3 milyon dolara sözleşme imzaladı. Bir zamanlar hiç oynamadan yılda 11 milyon dolar kazanan, New York sokaklarında Broadway’in kralı gibi dolaşan biri için, bu ücret solda sıfır sayılabilir. Ancak her şeyini kaybetmiş ve arkadaşları tarafından terk edilmiş 29 yaşında bir genç için bu sözleşme, paradan çok daha fazlasını ifade ediyor. Ait olduğu lige dönebilmeyi… LeBron’la, Wade’le, Bosh’la aynı takımda oynamayı… En önemlisi, yeniden hayata tutunabilmeyi…
Play-off’u bekliyor
Curry bu kontratla o kadar motive oldu ki kasım başından beri 18 kilo daha verdi ve 130’a indi. Şu anda antrenörleri, draft edildiği 2001’den beri fiziksel olarak en iyi durumda olduğunu söylüyor. Henüz Miami formasıyla çok maçta oynama fırsatı bulamadı (3 maç, 21 dakika) ama antrenmanlarda en çok ter dökenlerden olduğu için, takımın ilk beş başlayan pivotu Joel Anthony’nin gelişiminde azımsanmayacak payı var. Ayrıca play-off gelip, oyun sertleşince koç Spoelstra’nın Curry’ye çok daha fazla ihtiyaç duyması bekleniyor. Takımın kaptanı Dwyane Wade, onun için “Çok büyük yetenek aslında. Sağlıklı ve formda olduğunda, onun yapabildiklerini yapacak çok az oyuncu var. Onu hep sağlıklı görmek istiyoruz. Bunun için nasıl çalıştığını, son şansını iyi kullanmak için ne kadar özverili davrandığını görüyoruz. Bu bile bizi heyecanlandırmaya yetiyor” diyor.
Haftanın beşi
Kobe Bryant (Lakers):
28.5 sayı, 7.5 ribaunt, 5 asist
Paul Pierce (Boston):
24 sayı, 9 asist, 6.5 ribaunt
Kevin Durant (Oklahoma): 22 sayı, 9 ribaunt, 3 asist
Danilo Gallinari (Denver): 30 sayı, 7 ribaunt, 3.5 asist
Tiago Splitter (S.Antonio): 17.5 sayı, 8 ribaunt, 2 asist