Bu tip maçları oynamak zordur. Oyunu koparamazsan, maç sonu sıkıntı yaşarsın, dün olduğu gibi. Laboral, ikinci pası yapmayan, 5-10 saniye içinde topu potaya atan bir takım. Kendi evinde tempoyu senin belirlemen gerekiyor. Onların temposuna ayak uydurursan, ekmeklerine de yağ sürersin. İspanyol ekibinin savunması son derece yumuşak. Yedikleri sayıdan da belli oluyor. Ama Obradoviç’in, tutmayan savunma planını 40 dakika ısrarla sürdürmesini de anlamış değilim. Sarı-Lacivertliler, her pozisyonda adam değiştirdiler. Laboral, ya turnike attı, ya boş şutu buldu. İlk çeyrekte el üstü üçlükleri de girince iyice özgüven kazandılar, hızlı hücuma çıkarken bile bir kaç kez turnike yerine üçlük attılar.
Adamını geçen potaya giderken, Fenerbahçeli oyuncular, yardıma mı gideyim, kimle eşleşeyim diye şaşkın şaşkın bakındı durdu.
Oyunu yarı saha basketboluna yıkıp, savunmada agresif olabilseler, yani ikinci yarının ilk 5 dakikasındaki gibi güle oynaya kazanacaklar belki. Ama Türk basketbolunun en büyük sorunu maç içi ‘istikrarı’…
Maalesef çok fazla iniş-çıkış yaşıyoruz. 16-5’lik seri ile skor 63-48 oluyor, tam kazandık derken bu kez 15-4’lik seri yiyoruz maç bir anda kafa kafaya geliyor. Orada vurup geçmek gerekiyor, Fenerbahçe bunu yapamıyor bir türlü…
Zor oldu ama galibiyetten çok fazlası oldu Fenerbahçe için. Hem Laboral’le puan farkı açıldı, hem İstanbul’da üst üste 3. kez yenilmekten, yani mental olarak da çökmekten kurtuldu Sarı-Lacivertliler. Maçın kahramanı (14 sayı, 15 ribaunt, 2 asist, 2 blok) Bjelica’nın kritik hücum ribaundu sonrası attığı serbest atışlar ve son topta 13 bin kişinin yaptığı savunma sayesinde…