20 Kasım 2024, Çarşamba
spot_img
Ana SayfaMEDYADA BASKETBOLZafere giden yol! / ULAŞ CAN

Zafere giden yol! / ULAŞ CAN

“İdolüm Dragan Kicanovic’in önerisiyle, 1991 yılında bir gece, ani bir kararla koçluğa adım attım. Bir not defterim vardı ve her şeyi oraya yazıyordum. Her şey için bir cevabım olmalıydı çünkü bir koç saha içinde cevapsız kaldığında yolun sonuna gelmiş demektir” diyordu verdiği özel röportajda Zeljko Obradovic. Rakip kim olursa olsun, seviye ne olursa olsun, en yakınındakiler dahil herkesi şaşırtmak, beklenmeyeni yapmak, rakibin tüm planlarını bozmak, Obradovic için gerçek bir antrenörlük felsefesiydi.

Fenerbahçe’nin Euroleague Top 16 E grubunda liderliği garantilediği 17 Mart gecesinden, play off’taki rakibinin Real Madrid olduğunun netleştiği 7 Nisan gecesine kadar herkes elde kalem kağıt, kördüğüm halindeki F grubundaki düğümü çözebilmek için uğraştı gecelerce. Bu durum aslında Türk basketbolunun geldiği seviyenin de özetiydi. Top 16’da, bitime 3 hafta kala liderliği cebe koyup diğer gruptan rakip seçebilecek lükse sahip olmak, yumurta kapıya dayanmadan hareket etmeyi çok özümsemeyen bir toplum olarak pek alışkın olduğumuz bir durum değildi.

SAHA VE SEYİRCİ AVANTAJI

Tüm hesaplar sona erip hesap makineleri kapandığında, saha avantajına sahip Fenerbahçe’nin final-four yolculuğu öncesi son rakibi Real Madrid oluyordu. İstikrarsız bir sezon geçirse de, son şampiyon apoletiyle organizasyonda yer alan, hakemler üzerinde kurabildiği baskılarla maçları farklı kılabilen, Avrupa’nın en iyi oyun kurucularından ikisine sahip ve her an her şeyi yapabilecek şutörlerle donanmış bir Real Madrid’e karşı en büyük koz, seyirci avantajı olacaktı. Serinin ilk maçı öncesinde küçücük bir kıvılcım olarak başlayan ancak devamında adeta yangına dönüşen ‘sarı tribün’ çılgınlığı, sezon genelinin aksine çok daha agresif bir tribün yapısıyla oyuncuların motivasyonunu iki katına çıkarıyordu. Turda düğümü çözen maç aslında ilk maçtı. ‘Beklenmeyeni yapmak ve rakibin planlarını bozmak’ felsefesini ilk maçın ikinci çeyreğinde 5 kısa oyuncuya döndüğü anda gösteren Obradovic, Pablo Laso’yu maçın bir noktasında hamle yapamayacak duruma sokarken, son derece gergin geçen ve sonunda sinir harbine dönen mücadelede, Real Madrid’i 69 sayıda tutarak kazanan Fenerbahçe, İspanyol ekibini bir anlamda ‘kırmış’ oldu.

İster istemez akıllarda soru işaretleriyle çıkılan ikinci maç öncesi, ‘bu maçın ilk yarısı 25 sayı farkla Fenerbahçe lehine bitecek’ dense, çok kişi buna inanamayabilirdi, ancak bu cümle hayata geçtiğinde salonda zafer kutlanmaya başlanmıştı bile. Real Madrid gibi bir takıma karşı, maça ilk 5’te çıkan oyuncularının tamamını son çeyrekte dinlendirme imkanı bulan Obradovic, maç sonrası yaptığı açıklamada “Artık kontrol bizde, baskıyı sonuna kadar hissedecekler” derken, üçüncü maç öncesi psikolojik üstünlüğün de sahibi olduğunu ispatlıyordu. İlk maçta Sloukas, ikinci maçta Kalinic gibi sezon boyunca en az verim alınan isimlerden ikisinin yıldızlaşması, turu kolaylaştıran sihirli noktalardan biriydi.

MENTAL ÜSTÜNLÜK

İspanya seyahatinde tek kişinin aklında bile serinin 2-2 olup yeniden İstanbul’a dönme ihtimali yoktu. Seriyi mental olarak kazanmış olan Fenerbahçe, deplasmanda olduğunu neredeyse hiç hissetmediği üçüncü maçta kontrolü ilk yarının sonunda ele aldı ve maç sonuna kadar da bırakmadı. Dış atışları isabet bulmadıkça savunma direnci de kırılan Real Madrid’e karşı tüm çarkların işlediği üçüncü maçta da, aynen ikinci maçta olduğu gibi çember altını rakip için kabusa çeviren Ekpe Udoh’un öncülüğünde, adımlarını vura vura galibiyete yürüdü sarı lacivertliler.

Fenerbahçe basketbol şube sorumlusu Ozan Balaban, rakip belli olmadan önce “Real Madrid’i istiyoruz, kapanacak bir hesabımız var” demişti. Oyuncular, Real Madrid gelmesi halinde turu geçeceklerini söylemişlerdi. “O Real Madrid buraya gelecek” diyen sarı tribün ise final four müjdesini daha seri başlamadan vermişti adeta.

VESELY ASLINDA HEP VARDI

Günün sonunda, Dixon’dan Bogdan’a, Ekpe’den Gigi’ye, Kostas’tan Nikola’ya, Melih’ten Barış’a, Ricky’den Pero’ya, Berk’ten Egehan’a, sonuna kadar hak edilmiş bir tur kazanıldı. Seri bittiğinde tüm takımın dilindeki ilk isimse, Jan Vesely oldu. Fenerbahçe sadece bu seriyi Vesely’siz geçti ancak Vesely sezon boyunca yaptıkları ve sakat olduğunda kattığı enerjiyle de final-four’un kahramanlarından biriydi. Ligdeki sayı ortalaması 95, Avrupa’da sayı ortalaması 87 olan Real Madrid’i üç maçta 70 sayının altında tutmak, zafere giden yolun pusulası oldu.

Şimdi sıra Berlin’e, virgül koyulan cümleyi tamamlamaya geldi. Takımın başında “Her şey için bir cevabım olmalı çünkü bir koç saha içinde cevapsız kaldığında yolun sonuna gelmiş demektir” diyen bir sihirbaz varken, yolun sonunun zafer olması artık kimseyi şaşırtmayacaktır. Yolun sonu kupa olsun.


Kaynak:
sports tv

Kaynaksports tv
BENZER HABERLER

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

- Reklam -spot_img

Son Haberler