Anadolu Efes, son 2’si Play-Off’ta olmak üzere üst üste 3 maçta ortalama 25 farkla mağlup ettiği, dün de 35 dakika çift haneli farklarla önde olduğu Real Madrid’e son 5 dakikadaki 19-2’lik seriyle kaybetti.
Tavşan ile kaplumbağanın hikayesi gibiydi maçın sonu…
Önceki 3 maça ve dünkü mücadelenin de ilk 35 dakikasına baktığımızda, Efes hep oyuna hükmeden taraftı. Ancak dünkü son 5 dakikada, önceki 155 dakika boyunca kaçındığı, uzak durmayı başardığı şeylere yakalanmanın bedelini ödedi adeta… Real Madrid, hele de ucunda Euroleague’de kepenk kapatmak varsa, “nasıl olsa kazandım” diyerek 2. vitese atıp, skorun üzerine yatıp, yaptığınız tüm doğruları bir kenara bırakarak “gevşeme” lüksünü yaşayabileceğiniz bir rakip değil… Önemli silahlarını sezon içinde birer birer kaybetmiş olsalar da hala bu düzeyde, hatta ötesinde (F4) yer almış, defalarca kupa kaldırmış deneyimde isimler varsa böyle bir hatayı affetmezler.
Efes’in kadro kalitesi olarak şu aşamada rakibinden birkaç adım önde olduğu ortada… Zaten serinin ilk üç maçında bu farkı açığa çıkarmalarını sağlayan faktör de “ciddiyetti”… Ama ciddiyeti elden bıraktığınızda Real’in hala bunu cezalandırabilecek nitelikte ve kalitede bir takım olduğunu da gördük dün…
Muhtemelen rakibin, 2-0’dan geri dönüşün zor olacağı hissine kapılarak ilk iki maça göre “daha rahat” kazanacakları düşüncesi, Anadolu Efesli oyuncuların 3. maça olan motivasyonlarını olumsuz etkilemiş… Micic dışında sahaya yüzde yüzüyle gelen, Play-Off konsantrasyonunda oyuncu adedi çok azdı Lacivert-Beyazlılar’da… Tabii Real Madrid’in, açık farkla kaybedilen iki maçın ardından, oyunun belli bölümlerinde uyguladığı ve Efes’i neredeyse yarı sahada karşılayan 1-2-2 değişmeli alan savunmasının da işe yaradığını söylemeli… Maçın başındaki 4 dakika ve yine oyunun sonundaki 5 dakika olmak üzere toplamda 9 dakika bu savunma düzeniyle sayı imkanı tanımadılar. Efes, bu savunmada, neredeyse içeriye hiç top indiremeden maçı tamamladı!.. Koca 40 dakikada Sertaç ve Dunston’la pota dibinden ürettiği basket adedi – ki Dunston’ın 2 basketinde de hücum ribaundundan geldiğini hatırlatalım – 4’te sınırlı kaldı. Tavares’in oynamadığı mücadelede, Real’in biraz da “çaresizlikten” başvurduğu ve kısaların da ikili oyun üzerinden potaya gitmesini zorlaştıran bu savunma, Efes’in karşısına yarınki maçta yine çıkacaktır.
Singleton’la (4) Moerman’ın (0) da, hücumda kısaların “penetre-pas” trafiğine girememesi nedeniyle çizgi gerisinden üretememesinde Simon ve Larkin’in de kötü bir gece geçirmesinin payı büyüktü. Beaubois bu anlamda Micic’le skor yükünü taşısa da, Efes’in oyundaki akışkanlığı bu kez 30 dakikanın altındaydı ve bu da kendi oyununu rakibe kabul ettirememesine neden oldu.
Sonuçta dizginler hala Anadolu Efes’in elinde… Konsantrasyon bu gibi maçlarda hiç elden bırakmamanız gereken en önemli detay… Dördüncü maçta coach Ergin Ataman’ın da Real Madrid’in teknik patronu Pablo Laso’nun alan savunması silahını boşa çıkaracak bir formül üreteceğinden kuşkumuz yok…
