Deron Williams transferini ister beğenin ister beğenmeyin ama gerçekten çok şanslıyız…
Hayatımızda belki hiç belki çok az görebileceğimiz yıldızlara tanık oluyoruz geçen yıldan bu yana… Önce Dünya Şampiyonası'nın ev sahibi olduk; Durant'leri, Rose'ları izledik. Sonra Allen Iverson geldi, Beşiktaş forması giydi. Pek oynamadı ama çocukluğumuzda bir ilahtı bizler için. Hatırlar mısınız?
Şimdilerde ise Deron Williams adım atmak üzere ülkemize… Yine Siyah – Beyaz formayla, Akatlar’a gelecek ve basketbolla yatıp kalkan bizler yine heyecandan gözlerimize inanamayacağız.
D-Will bu… Daha 27 yaşında… En olgun döneminde… Güçlü, istekli ve lokavt nedeniyle durmaya niyeti yok… Hem de, “Patronlar böyle devam ederse ABD’ye dönmek zor” demişken onu Türkiye’ye getirmek büyük bir başarı. Belki Stern ve ekibine bir mesaj gönderdi bu sözlerle ama bu hiçbir şeyi değiştirmez. Demirören kontrata ‘tamam’ derse Williams gelecek ve Beko Basketbol Ligi’nde mücadele edecek.
Bu hamleyi eleştirir ya da eleştirmezsiniz… Ben transfere iki açıdan bakıyorum.
Biri yukarıda da bahsettiğim konuları içeriyor.
Öncelikle bir basketbolsever olarak Williams’ın gözümün önünde basketbol oynaması benim için müthiş bir heyecan…
Hiç unutamıyorum. Iverson’ın imza töreni yapılıyordu Akatlar’da… Erkenden salona gitmiş ve yerimizi almıştık. Heyecanla ‘Thriller’ın çalmasını ve Iverson’ın adım atmasını bekliyorduk. Törene daha vardı, çalışmalar sürüyordu. Derken üzerinde Beşiktaş formalı, muhtemelen yeni giydiği ayakkabılarının bağını düğümlememiş bir ABD’li geçti önümüzden… Örgülü saçları, meşhur bandıyla Allen Iverson’dı bu… Bir dünya yıldızı, çocukluğumuzun efsanesi önümüzden geçip soyunma odalarına doğru gidiyordu acele acele…
O an hiç gitmezken gözümün önünden şimdi de Deron Williams’ı ‘daha güçlü haldeyken’ izleyecek olmak tarif edilecek bir heyecan değil…
Diğer bir açıdan yani bir spor gazetecisi olarak baktığımda ise madalyonun öbür yüzünü görebiliyorum.
Bir süredir sözleşmelerinden çıkmayan Bekir, Serhat ve Cüneyt’e günde 3 idman yaptıran, oyuncularının maaşlarını ödeyemeyen sponsor krizi nedeniyle neredeyse şubeyi kapatmayı düşünen bir Beşiktaş'tan bahsediyoruz…
Bu kimlik bir anda değişir mi?
Doğru basketbol aklıyla değişir…
Yöneticilerin her zaman doğru kararlar almasını bekleyemezsiniz. Çünkü idareciler iş adamlarıdır, işveren-işçi bakış açısıyla bakarlar olaya ve bu yönde kararlar alırlar.
İşte bu yüzden Doğan Hakyemez doğru hamle… Sporu ancak ve ancak sporun içinden gelenler doğru yönetebilir. Hakyemez’in kulübe adım atışıyla birlikte ilk doğru hamle üç oyuncunun idmanlarının durdurulmasıyla geldi.
Ardından ‘madem biz sponsor bulamıyoruz, o zaman sponsor bize gelsin’ denilerek ünlü isimlerle anlaşıldı, Beşiktaş dünyanın gündemine geldi.
Şimdi sponsorlarla görüşmeler daha çok arttı. 1 milyon Euro verip adeta kulüple dalga geçen Gloria’nın yerini daha iyi teklifler aldı.
Bir diğer çok önemli konu ise ödenecek paralar… Beşiktaş, D-Will ile Zaza’nın masraflarını şube bütçesinin dışından karşılayacak. Peki diğer oyuncuların maaşları sorun yaratacak mı? İşte tam bu noktada hem Doğan Hakyemez hem de Ergin Ataman, konunun sorumlularına 'maddi kriz' yaşanırsa olabilecekleri anlattı.
Hakyemez, Trabzonspor’da neden ayrıldığını anlatırken bu sorunun altını çizdi.
Hala ödeme sıkıntısı yaşanırsa o zaman emin olun ki Beşiktaş için yapılacak bir şey yok demektir!
Ancak yeni idari yapılanma, basketbolun içinden gelenlerin yaptığı yöneticilik, Ataman ile Hakyemez’in görevlerini üst seviyede ve rahatça yapmaları, Şeref Yalçın'ın üzerindeki yükü atıp şube ile yönetim kurulu arasındaki köprü olması Beşiktaş’ı kalkındıracaktır.
Ben Beşiktaş’tan bu yıl ümitliyim…
D-Will bugün gelir, yarın gider, ama Beşiktaş daha büyük sponsor bulur, taraftarın ilgisini çeker, yönetimin arzusunu uyandırır, gelecekte alınacak yabancı oyuncuların işi şimdiden kolaylaşır.
Zaten… Emin olun ki… Williams da, Zaza da gitse.. B Planı hazır Beşiktaş’ın…



