Türk basketbolunu geliştirmeyi düşündüğümüz zaman aklımıza önce hep hücum gelir. Şut yeteneği mükemmel olan çocuklarımızı acaba 3 sayılık pozisyonları şuta çevirmek için daha mı çok serbest bıraksak diye düşünmekle başlarız.
Acaba daha hızlı bir oyun tarzı basketbolumuza daha faydalı mı olur gibi birçok konuyu tartışır dururuz. Ama Türk basketbolunu geliştirmek için savunmayı öne çıkarmayı düşünmeyiz bile. Halbuki hep söylüyoruz, basketbolda savunma hücuma göre daha kolaydır. Hücumda top elinizde bazen bir silah çoğu kez de bir problemdir. Bu tür kurallar hücum için yazılmıştır.
Halbuki savunmada top başınıza dert açmaz. Steps yapmazsınız. Eliniz kolunuz serbesttir. İş sadece beyninize, konsantransyonunuza, savaşma kararlılığınıza kalır. Basketbol yüzde yirmi fiziksel, yüzde seksen beyinseldir. Siz iyi bir savunmacı olacağım diye yürekten bir karar verirseniz ertesi gün savunmanız gelişir. Hücumda ise yarın daha iyi şut atacağım demeniz yeterli olmaz. Günlerce haftalarca şut çalışmanız gerekir. Basketbol adamlarımız bir araya gelip Türk Basketbolunu savunmada Avrupa'nın zirvesine taşıyacağız diye karar verse bu kararın gerçekleşmesi mümkündür.
Adımız Avrupa'da en iyi savunmacı ülke diye anıldığı anda herkesin Türk basketboluna saygısı ve korkusu artar. Hücumda bu zirveye erişmek savunmanınkinden kat kat zordur. Geçen Beşiktaş maçını izlerken Mustafa Abi bana bütün bunları yeniden hatırlattı. Mustafa 30 yaşın üzerinden. Savunması ise göze çarpacak seviyede.
Belli ki o takımına faydalı olmak için DAHA İYİ SAVUNMA kararı almış durumda. Bütün genç oyunculara bu kararı aldırmalıyız. Bu kararlı gençlerin takım halinde çok ama çok bayşarılı olmaları için tek yapacağımız iş savunmamızı SESLİ SAVUNMA'ya çevirmek olacaktır. Biz takım içinde iletişim kurmak, yumruk olmak içirn sadece gözlerimizi kullanırız.Bütün Avrupa'da durum aynıdır. Ama Amerika'da kolejlerde takım içindeki iletişimi arttırmak için gözlere kulakları da ekliyorlar. Etkili iletişim için sesli savunma şart. Savunma tetikte olmak demektir. Sesli savunma her oyuncuyu uyarır hatta coşturur. Bunun için tüm antrenmanlarda oyuncularınızı sesli savunma için konuşmaya zorlamalıyız.
Biz oyunda çok konuşan oyuncumuzu daha çok hakemlerle konuştuğu için oyundan çıkarırız. Bugün Amerika'da arkadaşlarıyla savunmada sesli iletişim kurmayan sessiz kalan oyuncuları oyundan alıp yedek sırasına oturtuyorlar. Basketsolda yeni bir kavram oluşuyor. Sesli savunma yapan, arkadaşlarını uyaran bir oyuncunun kötü bir savunmacı olması fikri artık bir gerçek üzerinde tartışılmıyor bile.
Mustafa Abi, rakibin oyun kurucusunu tutarken bir sağa bir sola arkaya bakıyor. Gözleriyle yardım arayışı peşinde. Ama arkadaki arkadaşları onu SAĞINI KAPAT, GEÇERSE ALIRIM, SALDIR diye uyarırlarsa Abi'nin savunmasındaki tüm konsantrasyon tuttuğu adama yönelir ve etkisi iki misline çıkar. Tabii bütün konuşmaların bir gayesi olmalıdır.
Oyuncumuz o sırada geçerli olacak faydalı sözleri(RİBAUNT, BOXOUT, GEÇERSE ALIRIM, SCREEN GELİYOR) gibi saymakla bitmeyecek uyarıları kullanmalıdır. Tetkrarlıyorum boşta elinde top olmayan adımı tutarken arkadaşlarını uyaran oyuncunun kötü savunmacı olması ihtimali yoktur.
O tuttuğu adamın eline top geldiğinde canavarlaşacaktır ve tuttuğu adamı eline top geldiği için pişman edecektir. Konuşma oyuncularda hemen bir alışkanlık haline gelmiyor. Sesli iletişimin bir takım alışkanlığına dönmesi uzun zaman alabilir. Bütün bu çalışmaları ilk fırsatta tekrarlayacağım. Bugün için siz savunmayı seslendirmek, etkinleştirmek istiyorsanız yarı sahada 5 kişilik hücumu 4 kişiyle, 4 kişilik hücumu 3 oyuncuyla savunmlakla işe başlayın.
5'e 4'te konuşmazsanız sonuç felaket olur. 5'e 4 savunma kadar sesli savunmaya faydalı olacak başka bir antrenman tarzı yoktur. Buna inanın ve başlayın…