Beklediğim gibi maça savunmada yumuşak, hücumda dağınık bir şekilde başladık. Teodosic her aldığı topla istediğini yaptı, oyunu istediği gibi yönlendirdi. Hücumda ise alışılmışın dışına çıkıp bireysel olarak hücum etmeye kalkınca hem skor üretemedik hem de top kayıpları yaşadık. Zamanında alınan mola ile toparlanan takımımız periyot sonuna doğru dengeyi sağladı. Tam oyunu dengelemişken alan savunmasına dönünce, Sırbistan çeyreği 20-17 önde bitirdi.
Sırbistan ikinci çeyreğe baskı yaparak başlayınca hücumda çok zorlanan millilerimizde dengesiz atışlar ve top kayıpları devam etti. Gereksiz yere yapılan fauller sonucunda takım faulumüz dolunca savunma tempomuz düştü, dengesiz ve kötü hücumlar arka arkaya gelince Sırbistan 8 sayı öne geçti. Onlar kolay sayı bulurken biz ise çok zorlandık.
Şu ana kadar bütün maçları ilk periyotta kazandığımız için oyuncularımızda geride olmanın verdiği stres nedeniyle düzen dışına çıkmalar gözüktü. Bundan faydalanan Sırbistan devreyi 42-35 önde bitirdi. Sırbistan’ın oyun kurucularımıza yaptığı baskı hücum düzenimizi bozdu ve hiç bir maçta yemediğimiz sayıyı potamızda görünce 35 sayı atmamıza rağmen 7 sayı farkla soyunma odasına gittik.
İkinci devreye savunmamızı toparlayarak başlayınca 4 dakika içinde maçı dengeledik. Bu dakikadan sonra yorulan millilerimizde oyuncu değiştirilmeyince fark tekrar açıldı. Rakibin faul problemine girmesinden faydalanıp, faul atışlarımız maça denge getirdi. Son çeyrek Sırbistan’ı yakalamak için çok uğraşan millilerimiz bir türlü öne geçemedi.
Bu durumun yarattığı sıkıntı 3 dakika kala Kerem’in üçlüğüyle son buldu. Faul hakkı dolmuş Sırbistan karşısında potaya gitmektense üçlük atışlara yönelmemiz farkı açamamıza neden oldu. Sonuçta sansımızın yardımıyla da olsa finale adımızı yazdırmayı başardık.



