Fenerbahçe BEKO, bu sezonun şu ana kadarki “en görkemli” galibiyetine imza attı dün Milano’da…
Haftalardır Vesely ve De Colo’suz yola devam eden, bu iki yıldızından yoksun oynamaya giderek daha da alışan Sarı-Lacivertliler, çözümü kendi içinde üretirken basketbol kalitesi açısından da çığ gibi büyümeye devam ediyor…
Beş maçtır kaybetmeyen, evinde sadece Olympiakos ve Real Madrid’e mağlup olan, üstüne üstlük Fenerbahçe’ye bu sezon en ağır yenilgisini (43-68) tattıran AX Armani Milano neye uğradığını şaşırdı adeta…
Kanarya’nın coachu Djordjevic takıma, takım da Djordjevic’e her gün biraz daha ısınıyor, biraz daha bütünleşiyor… Öylesine mükemmel bir oyun planıyla sahadaydı, takımını da kazanacaklarına öylesine inandırmıştı ki tüm övgüleri hak ediyor… Son maçlarda iki yıldızının açığını sürekliliği olan, çabukluğun, yardımlaşmanın ön planda olduğu sert savunma ile kapamaya çaba gösteriyor ve bunda da başarılı oluyorlardı. Dünkü mücadelede ise basketbola dair ders kitaplarına yazılacak düzeyde müthiş bir kombinasyonla, hem savunma hem de hücumda Armani’nin başına çuvalı geçirdiler…
Oyunun iki yönüne de böylesine enerji koyabilmek hem de bunu 9 oyuncu ile başarmak gerçekten takdir edilesi bir durum… Tabii bu noktada Aslan payı, 2 gün içinde ASVEL’e karşı 37 dakika sahada kalıp, ardından Milano’ya uçup bir de 40 dakika sahada formasının hakkını veren Dyshawn Pierre’in… Kanadalı forvet, ters eşleşmede potaya giden Delaney’i durduramadığı pozisyon haricinde kusursuzdu.
Ve Jehyve Floyd… Sahada kaldığı 22 dakika boyunca Fenerbahçe savunmasının “en önemli halkası” oldu. ASVEL maçındaki çıkışını bu maçta da 6 sayı, 3 ribaund, 1 top çalma, 2 blokla devam ettirdi. Henry’nin henüz 2. dakika dolmadan 2 faulle kenara gelmesinin yarattığı endişeyi ortadan kaldıran isimler ise İsmet Akpınar ve Şehmus Hazer’di. Her ikisi de hem savunma hem de hücumda “tamamlayıcı” rolünü layığıyla yerine getirdiler. Onlar sayesinde de Henry
ikinci yarıya kadar hem enerjisini koruyup hem de devre dışı kalmamış oldu.
Devid Booker, forvetten dış atışlarla gelecek sayı ihtiyacını karşılamakla kalmadı, faul problemine girene kadar ribaundların da hakimiydi. Polonara, çizgi gerisinden yine isabet bulamasa da boyalı alanda Floyd ve Booker’la iş başındaydı.
Ve tabii Marko Guduric… Sırp şutör son maçlarda takımın liderliğini üstlenmişti. 17 sayı, 4 ribaund, 6 asist ve 3 top çalma ve hepsinin ötesinde son dakika içinde rakibin umutlarını sonlardıran uzak mesafeli üçlükle geceye damgasını vurdu.
Nereden nereye… Fenerbahçe BEKO’nun basketbol kalitesi öyle bir seviyeye geldi ki, bundan birkaç hafta önce “onlar olmadan çark nasıl işleyecek?” endişesi taşıyanların şimdi de “Acaba Vesely ve De Colo dönünce bu ahenk bozulur mu?” dediğini duyar gibiyim…
Bu arada, ev sahibi takım oyuncularının maç sonundaki “hazımsızlık” gösterisi hiç yakışık almadı. Guduric’in de maç sonu çıkışı gereksizdi ancak sahada yapamadıkları “kabadayılığı” oyunun sonunda dışa vurdular. Gerçi o da sökmedi, sahada durduğu gibi “sağlam duran” Fenerbahçeli oyunculara… Belli ki böyle bir yenilgiyi hiç akıllarından geçirmiyorlardı.
Fenerbahçe BEKO, çok zor bir deplasmandan çok kritik bir galibiyetle dönüyor. Artık Play-Off için kartlar yeniden dağıtılacak.