Marcus Smart farkı / İSMAİL DURLANIK
20.05.2022 - 17:47

 

Boston-Miami serisi beklediğim rekabet düzeyinde başladı. Celtics covid olan Al Horford ve sakat Marcus Smart’tan mahrum çıktığı ve bir ara 13 sayı öne geçtiği ilk maçta sadece bir devre direnebildi. Üçüncü periyotta Heat’ın Jayson Tatum üzerinde yoğunlaşan ve diğer Celtics oyuncularını da kapsayan baskılı savunma yapması gidişatı değiştirdi. Celtics bu periyotta 6 tanesini Jayson Tatum’un yaptığı ve Miami’nin sayıya çevirdiği 8 top kaybetti. Heat’i galibiyete taşıyan diğer unsur kısaların rakip pota altına kolayca girebilmesi oldu. Jimmy Butler’ın tamamı orta mesafe ve faullerden 41 sayısı ve 1/5 üç sayı isabeti kaydeden Tyler Herro’nun boyalı alandan bulduğu sayılarla maçı 18 sayıda tamamlaması Heat’ın rakip pota altında ne kadar etkili olduğunun göstergesiydi. Miami kısalarının boyalı alanda bu denli etkili olmasını Marcus Smart’ın yokluğuna bağlıyorum. Onun ön alanda kurduğu boğucu savunma olmayınca Heat kısaları kolayca rakip pota altına girip skor ve oyun kurma imkânı buldu. Smart’ın yokluğunda süresi artan ve 30 dakika oyunda kalan Payton Pritchard 18 sayı atarak hücumda yararlı da oldu ama savunmada kötüydü. Heat’te Jimmy Butler maçın en etkili ismi olurken Gabe Vincent ve Tyler Herro oyun kurmada ve skor üretmede başarılı olarak Kyle Lowry’nin yokluğunu aratmadı. Bam Adebayo ve PJ Tucker savunmada üstüne düşeni yaptı. Boston’da ise 18 sayı atan Robert Williams dışında kalan isimler beklenenin uzağında kaldı. Şahane bir play-off geçiren Al Horford’ın covid protokolüne takılarak takımını yalnız bırakmasını ciddi bir hata olarak not ediyorum. Profesyonel bir sporcu hele ki Horford kadar tecrübelisi böyle bir hata yapmamalı. Smart ve Horford’un döndüğü 2. maçta ise görüntü tamamen değişti. Maça çok agresif başlayan Celtics daha ilk periyotta farkı açtı ve Miami’nin yaklaşmasına izin vermedi. Öyle ki ikinci devrenin tamamına yakını ‘bitse de gitsek’ şeklinde geçti. İlk maçın aksi görüntünün oluşmasındaki aslan payının Marcus Smart’a ait olduğunu düşünüyorum. 1.90’lık oyuncu çok iyi savunma yapmanın yanında % 41’le 5 üç sayı attı, 12 asistle hücumu organize etti. Ayrıca 24 sayı, 12 asist ve 9 ribauntla triple double’ın eşiğinden döndüğü şahane bir performans sergiledi. Celtics’e farklı galibiyeti getiren bir başka faktör üç sayılar oldu. Boston 20 üç sayı isabeti bulurken rakibini 10 isabette tuttu. 30 sayılık fark maçın sonucuna da neredeyse aynen yansıdı. Bu sonuçla seride durum 1-1’e geldi. Brooklyn Nets ve  Milwaukee Bucks’ı deplasmanda iki defa yenen Celtics, Miami’yi de deplasmanda yenerek listeye ekledi. Artık saha avantajı Boston2a geçti. Ancak Miami’nin bir cevabı olacaktır. Bu seri çok su götürür. Bir parantez de Koç Ime Udoka’ya açmak istiyorum. Asistanlığı süresince savunma koçu olarak tanıdık kendisini. İlk baş antrenörlüğünde bu yönünü sahaya yansıdı. Play-off’la beraber maç maç çok iyi analiz yaptığını ve bir sonraki maçta karşı hamleler ürettiğini gözlemledim. Örneğin Milwaukee ilk maçta Giannis ikili sıkıştırmaları asistle cezalandırınca bir sonraki maçta yardımı son anda götürerek Yunan oyuncuya hareket alanı bırakmadı dolayısıyla da asist yapmasına engel oldu. Miami serisinde de aynı olaya şahit olduk. İlk maçı top kaybıyla kaybeden Boston ikinci maçta Smart’ın önderliğinde rakibini 14 top kaybına zorlayarak maçı çözdü. Brad Stevens koçluğu bırakıp GM olduğunda, ‘NBA bir GM kazandı ama çok iyi bir koç kaybetti. Brad Stevens kendisinden daha iyi koçu nereden bulacak?’ demiştim. Daha iyisini bulduğunu söylemek için çok erken ama gelişime açık ve “en iyi” olma potansiyeli bulunduran bir koç bulduğunu söyleyebilirim. Jaylen Brown ve Jayson Tatum ikilisini bir araya getirdiğinden beri Boston için önü çok açık bir takım diyordum. Brad Stevens koç olarak şok yaklaştı ama GM Danny Ainge’in çekimser tavrıyla hep bir noktada tıkandı. Brad Stevens koç olarak başaramadığını GM olarak başarmaya çok yakın. Bu sene olmasa da çok yakında….

Savaşçılar farklı oynadı, farklı kazandı  

Golden State Warriors, Dallas Mavericks karşısında ilk maçı savunmadan destek alarak ama alıştığımız görüntüsünün biraz dışında kazandı. Sadece 10 tane üç sayı attılar, Dallas’ın bile 11 üç sayı isabeti vardı. Ayrıca skorun takım içinde eşit dağıldığı Warriors izledik. 7 tane Golden State oyuncusu çift haneyle maçı tamamladı. Double double yapan Stephen Curry 21 sayı attı. Jordan Poole kenardan gelerek 19 sayı kaydetti ve tıpkı Denver ve Memphis karşısında olduğu gibi seriye iyi başladı. O serilerin devamında düşüş yaşamıştı. Umarım rekabetçi maçlar izlememiz adına bu defa istikrarlı olur. Golden State’in diğer yeniliği son Memphis maçında olduğu gibi Kevin Looney’i uzun süre oyunda tutması oldu. Looney hücumda herhangi bir tehdit oluşturmadığı için rakipler onu boş bırakıp kısalara ikili sıkıştırmaya gidiyor. Koç Kerr’in Looney’i pas istasyonu olarak kullanma düşüncesi olumlu sonuç verdi. Looney oyun zekâsı üst düzey bir basketbolcu değil bomboş bırakıldığında pas vermeyi beceremeyecek kadar yetersiz değil. Looney tamamı pota dibinde bitirmeden 10 sayı ve 4 asistle oynadı. Böylece savunma katkısına hücumu da eklemiş oldu. Looney’in uzun süre oynaması Draymond Green’i de rahatlattı. Boyalı alanı Looney’e bırakarak daha gezgin ve dış atışa odaklı bir defans yapma ve takım arkadaşlarını toparlama şansı buldu. Bu sistem Golden State’in boyalı alan zaafını azalttı. Ne kadar devam eder bilemem ama Golden State için gerektiğinde kullanabileceği bir plan daha olmuş oldu. Doncic ve Brunson’ın Golden State savunması karşısında sezon ortalamasının altında kaldığı bir günde rotasyon oyuncuları da etkisiz kalınca 25 sayılık mağlubiyet kaçınılmaz oldu. Öte yandan Warriors’ın bu maçı unutması gerektiğini düşünüyorum. Rehavete girerlerse beklemedikleri bir yenilgi alabilirler. Bu Dallas hafife almaya gelmez.

Alperen ikinci beşe girmeliydi

Yılın çaylak beşleri açıklandı. İlk beşe itirazım yok. Bu sene takımlarına direk etki eden iyi çaylak performansları izledik. Alperen’in ilk beşte olmamasını anlıyorum. Çünkü daha iyileri var. Ancak Bones Hyland’n yerine ikinci beşte olmalıydı. Hyland iyi bir çaylak sezonu geçirdi ama sayı Alperen kadar değil. Görüşümü rakamlarla da destekleyebilirim. Hyland 69 maçta 19 dakika oyunda kaldı. 10.1 sayı, 2.7 ribaunt ve 2.8 asist ortalamasıyla oynadı. Yedekten geldi ve genelde kendine oynadı. Denver Nuggets’ın düzeni içinde ihtiyaç olan Jokic’in kenarda olduğu dakikalarda bireysel skor üretecek biriydi. Hyland da o ihtiyacı karşıladı. Savunma konusunda iyi olduğunu söyleyemem. Alperen ise 72 maçta 20.7 dakika süreyle oyunda kaldı. 9.6 sayı, 5.5 ribaunt ve 2.6 asistlik katkı yaptı. Asıl etkisi takım oyununa yaptığı katkı oldu. Oyun görüşüyle birbirinden estetik asistler yaptı. Ayak fakeleri Yao Ming’le kıyaslandı. Hakeem Olajuwon’ın dikkatini çekti. Bir NBA ve Houston efsanesi olan Olajuwon oyuncumuzla birebir antrenman yaptı. Saha içinde ve dışında Alperen olumlu anlamda katkı yaptı. Ayrıca taraftarın sevgilisi oldu. Oyuncumuz belli bir sistemi olmayan bir takımda Kevin Porter JR gibi günü gününü tutmayan bir oyun kurucuyla oynarken gösterdi bu performansı. Yani Hyland gibi sistem içinde sivrilmedi. Kaotik bir ortamda kendini gösterdi. Hyland’ın akılda kalan hangi hareketleri var diye sorsak cevap vermekte zorlanırız. Ancak aynı soruyu Alperen için yöneltsek birçok smaç, birbirinden estetik paslar gelir aklımıza. Rakamlar, saha içi ve dışındaki görüntüsü Alperen’in ikinci beşte olmayı daha fazla hak ettiğini söylüyor. Çaylak beşlerini belirleyenler bunu görmezden geldi ama zamanın beni haklı çıkaracağını düşünüyorum. Gelecek Alperen’in. 

 

 

Yorumlar


Bu haber'e ilk yorumu bırakan siz olabilirsiniz.

Yorum Yazın