12 Dev Adam bu şampiyonadan başarıyla çıkacak. Buna inanmak zorundayız. Bir şampiyonaya inanmadan başlamak, daha startta 'Postu sermek!' demektir.
Evimizde, kendi seyircimiz önünde, bir şampiyona düzenliyoruz. Öyle ilk 5'miş, lk 4'müş falan anlamayız. Başarı dedin mi 'Madalyalı' olmalı. Tabii ki, gönül 'Final oynamayı, hatta şampiyon olmayı ister.'
Hani FIBA Dünya Sıralaması'na bakarsak, İspanya, ABD, Arjantin, Yunanistan ve diğer favoriler, üst sıralarda yer alırken, biz 18'inci sırada seyrediyoruz. Olabilir…
Hala, ülkemde bir çok ilde, basketbol oynanacak, doğru dürüst salon olmasa da, milli takım kadromda, NBA'den-Avrupa Ligi'ne, Dünya çapında liglerde başarıyla oynayan oyuncularım var.
Tek tek bakıldığında, rakiplerden eksikleri pek yok. Çoğundan fazlalıkları bile var ama 'Takım oyunu' denince, biraz aksıyoruz.
Bu şampiyonaya gelene kadar, hazırlık maçlarını dikkatle izledim. En büyük zaaflarımızı 'Rakibin dış adamlarını iyi savunamamak' ve 'Hücumda dış şut yüzdemizi yükseltememek' olarak gördüm.
Tam öne geçiyorsun, ya da fark atıp gidiyorsun, rakip seni yakalamak için, 6.25 çizgisi dışına yöneliyor. Savunma bile yapmıyorsun. Üç sayıya kalkana, elini kaldırmıyorsun. Hatta yakına giderek savunmuyorsun. Sonuçta, patır-kütür bol keseden sayılar yiyorsun…
Bu görüntülerle, başta son Arjantin maçı olmak üzere, alabileceğimiz maçları verdik. Tabii ki, eksikler, sadece bunlar değildi. Daha iyi yapabileceğimiz işler vardı.
'Zaman zaman çok iyi yapsak da sert savunmayı, oyunun tümüne yaymalıyız. Bu kadar güçlü uzunlarımız varken, rakip pota altında, kullandığımız pota altı atışlardan fire vermemeliyiz.'
İşte o zaman, madalya hayalimiz gerçeğe döner.