DÜNYANIN en büyük spor şenliği Olimpiyatlar’ın başlamasına şunun şurasında sayılı günler kaldı. 27 Temmuz günü start alacak 2012 Londra Olimpiyat Oyunları’na spor tarihimizin en kalabalık sporcu grubu ile katılacak oluşumuz bizler için gerçekten bir onur. Özellikle de daha önceki yazılarımızda vurguladığımız gibi kadın sporcu sayısının fazlalığı nüfusunun büyük bir çoğunluğu İslam olan bir ülke için gerçekten çok önemli. Bu konu, daha şimdiden tüm dünyanın ilgisini çekmiş durumda.
Bir çok yabancı meslektaşım oyunlar öncesinde beni arayarak Türkiye’nin bu değişimi nasıl gerçekleştirdiğini sorarken bunun İslam dünyası için de son derece ilginç olduğunu vurguluyor. Bizdeki bu önemli artıştan sonra da Suudi Arabistan’ın oyunlara ilk kez kadın sporcu gönderecek oluşu da Londra’da hayli ilgiyle izleneceğe benziyor. Olimpiyat oyunlarına kalabalık bir sporcu gurubu ile katılmak gerçekten çok önemli. Hele 2020 Olimpiyat oyunlarına ev sahipliği yapmak için adaylığımızın kesinleştiği bu süreçte işin değeri daha da artıyor. Londra’nın Türk sporunun geleceği için son derece önemli olduğunu hemen her defasında sıkça vurguluyoruz. Kalabalık sporcu kafilemiz kadar burada elde edeceğimiz sonuçlar 2020 değerlendirilmesinde göz önüne alınacaktır.
Bu yüzden tüm sporcularımızın bu bilinç içinde mücadele etmeleri gerekir diye düşünüyorum. Bugüne dek sadece bireysel sporlarda madalya çıkartan ülkemizin, bu kez iki takım sporunda mücadele edecek oluşu da gerçekten son derece önemli. Kadın voleybol ve basketbol takımlarımızın sergileyeceği performanslar 2020 adaylığımız için önemli kriterler oluşturacaktır.
Hiç kuşkusuz Türkiye’nin en başarılı takım sporu olarak kabul ettiğimiz kadın voleybolcularımız Londra’da sultanlıklarını bir kez daha herkese göstereceklerdir. Londra öncesi katıldıkları turnuvalarda elde ettikleri sonuçlar ve sergiledikleri başarılı performans bizleri gerçekten umutlandırdı. Onlardan madalya beklemek hayalcilik olmaz.
Aynı şekilde Potanın Perileri’nin de ilk kez katıldıkları bu organizasyonda Türk kadınının gücünü sergileyeceğine inanıyorum. Bütün dünyanın gözü önünde sahne alacak kadınlarımız, belki de oyunların en ilginç takımları olacaklardır. Kadın atletlerimizle de Londra’da İstanbul’un adaylık bayrağını daha yukarılara çekmek inanın hayal değil. Bunun için de olimpiyatlara gidecek her Türk’ün onların yanında olması tek şart. Böyle yürekten bir destek, onların gücünü artırıp bize çok şey kazandıracaktır.
BOĞAZ ŞENLİĞİ
Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi'nin düzenlediği Kıtalararası Boğaziçi Yüzme Yarışları hiç kuşkusuz ülkemizin en değerli spor etkinliklerinden birisi. Dünyanın en güzel noktalarından biri olan Boğaziçi'nde 6.5 kilometrelik zorlu bir parkurda binin üzerinde sporcunun yarışması öyle kolay düzenlenecek bir organizasyon değil. Geçtiğimiz hafta sonu gerçekleşen bu önemli etkinlik kelimenin tam anlamıyla bir spor şenliği idi. Binlerce yüzücünün yunuslarla birlikte yüzdüğü bu güzel günde Türkiye gerçekten önemli bir konuğu da ağırladı. 1972 Münih Olimpiyat Oyunları'nın efsane yüzücüsü 7 altın madalyalı adam Mark Spitz'in konukluğu organizasyona değer ve önem kattı. Hele ünlü yüzücünün İstanbul 2020 adaylığına verdiği destek bizler adına gerçekten çok önemliydi. Dünya'nın hiçbir yerinde böyle bir yarış düzenlenmediğini söyleyen Spitz, bir anlamda Dünya'ya Türkiye'nin gerçekleştiridiği önemli bir işin mesajını gönderip gözleri üzerimize çeviriyordu. Olimpiyat adaylığı için kendini anlatmak bakımından böylesi organizasyonların önemini vurgulamaya bilmem gerek var mı. Yıllardan beri yapılan bu geleneksel yarışmayı her geçen gün daha cazip hale getirip, bu yıl Mark Spitz gibi bir efsaneyi Türkiye'ye getiren herkesi kutluyorum. Türkiye'yi bu yıl Londra'da ilk kez kürek hakemi olarak temsil edecek Nihat Usta ağabeyimin önderliğinde bu dev projenin aksaksız şekilde yürümesi için büyük enerji veren kişileri gördükçe de olimpiyat umudum her geçen gün artıyor. Teşekkürler sevgili dostlar, iyi ki varsınız!
SAHADAN KAÇILMAZ
Bir spor kulübü zor günler yaşayabilir. Maddi sıkıntılar dünyanın en önemli kulüplerini bile zorlar ve bir takım önlemler almak zorunda bırakabilir. Bu önlemlerin başında da bütçelerde kısıntıya gitmek, yıldız transferler yerine kendi bünyesinden yetiştirdiği genç sporcuları mücadeleye devam etmek gelir. Bu bağlamda Beşiktaş futbol takımının özüne dönmesine gençleşmesine saygı ile bakmak gerekir. Ancak bir spor kulübü, şartlar ne olursa olsun yıllardır sürdürdüğü bir şubesinin etkinliğine son verme kararı alırsa, işte orada durunuz. Beşiktaş kulübü içinde bulunduğu ekonomik sorunlar nedeniyle erkek voleybol takımının faaliyetlerine ara verme kararı almış. İşte bu olmaz arkadaşlar. Beşiktaş gibi tarihi başarılarla dolu bir kulübü sporun herhangi bir alanından çekmek hiç ama hiç yakışık almaz. Genç oyuncularla sahaya çıkarsınız, sonuna kadar mücadelenizi verirsiniz. Ama spor alanından kaçmak asla sportmenlik değildir. Bu da Türk sporunun lokomotiflerinden bir olan Beşiktaş için kabul edilir bir durum değildir. Umarım yönetim bu kararını çok geçmeden bir kez daha gözden geçirir.



