24 Eylül 2024, Salı
spot_img

Kaz – lauskas!

İşte böyledir basketbol oyunu: Son düdük çalmadan kazanan belli olmaz… Eurolig finalini izlediniz. CSKA Moskova 15 sayı öne geçmişti. “Tamamdır!” dedik hepimiz. Hatta bazılarımız trafiğe takılmamak için üçüncü periyodun sonunda tribündeki yerlerini terk edip gittiler. Basın tribününde dağıtılan MVP oylama kâğıtlarının CSKA kazanırsa bölümünü “Teodosic” olarak doldurduk. Hani, iş olsun diye de “Olympiakos kazanırsa” bölümüne “Spanoulis” yazıp, geçip gittik…

Sonrasını hepiniz biliyorsunuz. Maçı kazandığına inanan CSKA koçu Kazlauskas rotasyonlara başladı. “Onu sok, bunu çıkar” derken… Hop! CSKA bir anda momentumu kaybetti. O arada Rusların Amerikalı guard’ı iki erken atış yaparak Olympiakos’un ekmeğine yağı sürünce, kontrol kurt koç İvkovic’e geçti. Dördüncü periyodun başında, önümde duran kâğıdın “eğer Olympiakos kazanırsa MVP adayınız kimdir?” bölümüne “Kaz-lauskas” yazmıştım bile… Takımını iki yenilgiyle koskocaman sezonun sonuna getiren şampiyonluk kupasının bir ucunu tutmuş bir koç için acımasız bir eleştiriydi belki benimkisi ama ne yapalım? Yüzüne gözüne bulaştırmıştı final maçını. Son topta da tercih hatası yapınca, şans perisi Olympiakos’u kucaklayıp hak ettiği şampiyonluk kürsüsüne fırlatıverdi…

Tekerlek kırıldıktan sonra yol gösteren çok olur elbette. Bizimkisi de biraz öyle olacak ama yine de görüşümüzü yazalım. Biz, maç sırasında son topa faul yapılmaması gerektiğini düşünmüştük. Bırakırsın kullanırlar üçlüğü. Girerse maç uzatmaya gider. Kaçarsa zaten şampiyonsun. Yani… Yüzde 40’tan aşağı bir oranla maç uzar, büyük bir olasılıkla da şampiyon olursun… Diğer seçenekte ise süreyi durdurup maç sonucunu serbest atışlara bırakmış oluyorsun ki… Kaz-lauskas, Kirilenko’nun uyarısına rağmen faul yaptırmayı seçti ve şampiyon Olympiakos oldu!

Maç sonrası Rus takımının koçu mikrofonlara ilginç bir şey söyledi: “Biz normal sezonu birinci bitirmiştik. Bunu saymayız. Kupamızı isteriz” deyiverdi. Donup kalmıştı ULEB yetkilileri. “Neden?” diye sorulunca da Fatih Terim’i adres gösterip “Bu ülkede işler böyle yürüyormuş. Baksanıza adam iki kupa istiyor, bana da verin kupamı yoksa şuradan şuraya gitmem” diye tutturdu. Adama “Kaz”lığın bir anlamı olmadığı, sezona başlarken statünün önceden belirlenmiş olduğu, play-off sisteminin bunun üzerine kurulu olduğu filan anlatıldı ama “Nuh” dedi “peygamber” demedi finali yitiren koç. Onun çanak yalayıcısı kulüp başkanı da aynı şarkıyı söyleyince, yetkililer, çareyi Kapalıçarşı’ya koşup tenekeden bir kupa almakta buldu. Turgay Demirel kupayı verirken “Al da bunu..” gibilerden bir şeyler mırıldanmasa daha iyi olacaktı elbette ama haklı adam. Işıkları söndüremiyorlardı Sinan Erdem Salonu’nda…

Bu son paragrafın baştan sona kadar uydurma olduğunu anlamışsınızdır elbette ama…. Ah Fatih Hocam ah! Nasıl söylersin sen böyle bir şeyi? Basketboldan yürüttüğünüz play-off sisteminin gereklerini bilmiyorsanız açın, okuyun, öğrenin. Şu günlerde bu sistemin kaldırılacağı söyleniyormuş ama bence çok yakıştı bu play-off maçları futbolumuza. Hatta… Ben olsam bu sisteme küçük bir rötuş yapardım. Dörtlü takımlar yine bu sistemde oynarlar. Şampiyonu değil, birinci ve ikinciyi belirlerler. Bu iki takım üç maçlık bir seri oynayıp kendi göbeklerini kendileri keserlerdi. Böylece… Gerdeğe girmek için el kuşuna mıydı, elin taşıyla elin kuşu muydu, neydi öyle bir şeye de gereksinimleri olmazdı…

AHMET KURT

BENZER HABERLER

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

- Reklam -spot_img

Son Haberler