Erman Kunter'in Cumhuriyet gazetesindeki yeni yazısı:
NBA’nın efsane koçu Gregg Popovich’in açıklaması, çoğu basketbolseverin gözünden kaçtı gibi geldi. Popovich “Bir de dörtlük veya beşlik atış kuralı getirsinler bari, bu oyun iyiden iyiye sirke dönsün” diye espri yaptı.
Seyirciyi salonlara çekebilmek için, özellikle ABD her türlü atraksiyonu deniyor. Şimdilik oyunun durduğu bölümlerde şovlarla, eğlenceli yarışmalarla ilgiyi artırma çabasındalar. Oyunun akışını etkilemeyen, her yaştan izleyiciye, bilhassa çocuklu ailelere cazip gelen, üst düzey rekabetin içine eğlenceyi de şırınga eden bir anlayış. Buraya kadar hemfikiriz. Ama bir sonraki etap ne olacak? İşte bu noktada, Popovich gibi basketbola yıllarını vermiş insanlar kırmızı ışık yakıyor. Ben de onlarla aynı görüşteyim. Elbette her oyun, onu oynayan bireylerin fiziksel ve zihinsel gelişimiyle birlikte zamanla değişiyor, evriliyor. NBA basketbolunun, ilk dev pivot George Mikan’ın dönemindeki gibi oynandığını, daha uzun oyuncuya sahip olan takımın sürekli kazandığını bugün kim söyleyebilir? Yıllar içinde dış oyuncu pozisyonunda oynayanların, hem fiziksel yönden gelişmesi hem de topla oynama, uzaktan şut ve pasla oyunu yönlendirme gibi becerilerinin artmasıyla basketbol, sonucu sadece pota altında değil, daha geniş bir alanda belirlenen bir oyun haline geldi. Chamberlain’in çember altında durup yapılan bütün atışları kesmesiyle ortaya atılan inişe geçen topun basket sayılması kuralı veya sonraki yıllarda gelen üçlük atış, oyunu uzunların hakimiyetinden çıkardı diyebiliriz. Bunlar basketbolu daha adil, akıcı ve izlenmesi kolay bir oyun yapabilmek için atılmış adımlardı, oyunun ruhunu korudu. Ancak şimdi herkesin yakın veya orta mesafeli atışlar yerine üçlüğe yöneldiğini görüyoruz. Bazı maçlar üçlük yarışmasına dönüyor. Oyunun yeniden eski saflığına dönebilmesi için bazı değişiklikler tartışılacaksa bu ancak üçlük atış çizgisinin uzağa çekilmesi ve zorlaştırılması olabilir, dörtlük atış değil.
Düşünsenize; futbolda 25 metreden gollerin 2 sayıldığını! Daha adil kararlar umuduyla başlatılan VAR sistemi bile tartışmaların artmasından başka işe yaramadı. Yavaş yavaş iş içinden çıkılmaz bir noktaya gidiyor. Sporda sıklıkla kural değişikliğine başvurmak, izleyiciyi soğutuyor. Her değişiklikte oyunun takibi zor hale geliyor.
Yıllar önce satrancın sıradışı ustası Bobby Fischer, oyuncularla satranç tahtası arasına bir perde çekilmesi ve oyun başlamadan önce taşların yerlerinin değiştirilmesini önermişti. Bir tür “kör oyun” öneriyordu yani! Reddedildi çünkü önerdiği oyun, satranç olmaktan çıkıyordu. Böyle bir gösteri şüphesiz ilginç olabilirdi ama satrancın o şekilde oynanması, çok daha az insanın bu oyuna ilgi duyması anlamına gelecekti.
Oyuna ruhunu kaybettirecek, akışını tümden değiştirecek değişikliklerden uzak duralım. Atalarımız ne güzel söylemiş: Kaş yapalım derken göz çıkarmayalım.