Euroleague’de çift maç haftasında 2’de 2 yapan 2 temsilcimizin hafta sonu BSL’deki buluşmasında Fenerbahçe BEKO, Anadolu Efes karşısında ‘daha iyi takım kimyasına sahip olmanın’ artısıyla kazandı.
Kupa 1’de zirveye yerleştiği haftanın sonunda, Sarı-Lacivertliler’in fark yarattığı ve kazanmasında da en önemli unsur olan şey ‘kenardan gelen oyunculardan aldığı katkıydı’… Bu da zaten direk takım kimyası ile bağlantılı bir detay… Fenerbahçe cephesi bu parametrede kenardan gelenlerden 44 sayı üretirken bu rakam Efes cephesinde 21’de kaldı. Kanarya, 3 sayı çizgisinin gerisinden 8/21 (% 38,1) isabet bulurken, Efes 4/13 (% 30,7), serbest atış çizgisinden F.Bahçe 18/21 (% 85,7), Efes ise 14/23 (% 60,8) ile sayı üretti. Efes, hızlı hücum sayılarında 22’ye 8 üstünlük kursa da sete setteki ezici Fenerbahçe üstünlüğü de sonuca direk etki etti. Buraya kadarki kısım, istatistiklerin maça dair yansıttığı detaylarda açığa artılar, eksiler… Ancak Sarı-Lacivertliler’in fark yarattığı ‘kağıda yansımayan’ artılar bence daha can alıcı… Öncelikle, guard pozisyonunda ilk üç opsiyonun, Wilbekin, Baldwin ve Hall’un yokluğuna rağmen, ‘oyuna akıl koyma’ konusunda dün Fenerbahçe BEKO cephesi ‘açık ara’ fark yarattı. Dünkü maçın yıldızı, 19 sayı, 2 ribaund, 4 asist ve 1 top çalma ile 21 verimlilik puanına ulaşan Arturs Zagars da, 21 dakika süre alıp 6 sayı, 5 ribaund, 4 asistle fayda sağlayan Skylar Mays de geldikleri günden bu yana en yüksek verime ulaitılar. Ki her ikisinin de, özellikle de Mays’in hala gidecek yolu olduğunu düşünüyorum…
Bu ikiliye ‘joker’ guard Guduric de tıpkı Zalgiris deplasmanında olduğu gibi hem 1 hem de 2 numara olarak 13 sayı, 3 asistle destek atınca Sarı-Lacivertliler bir kez daha ‘eksik oldukları noktada eksiklik hissetmeden’ hedefi buldular. Savunma sertliği, yardımlaşma ve devamlılık gibi detaylarda da Fenerbahçe, Efes’e göre zaten sezon başından bu yana daha olumlu sinyaller veriyor ve zaten bu yüzden de kazanmaya devam ediyorlar. Bir diğer unsur da üst üste gelen galibiyetlerin takım üzerinde yarattığı özgüven… Hata yaptıklarında dahi bunu savunmada telafi edebileceğini bilen, hücumda en iyi opsiyonu bulana kadar sabreden, sahadaki eşleşmelere göre ‘en net’ avantaja sahip ismin potaya gitmesi gibi anlık kararları kendi içinde çözebilen ‘çok iyi bir takım’ kıvamına her geçen gün biraz daha yaklaşıyor Fenerbahçe BEKO…
Efes cephesinde ise, ikinci periyodun başındaki 10-2’lik F.Bahçe serisi, rakibin savunma sertliğine karşılık vermekte zorlanma ile birlikte ‘gerginliğin’ de artması zaten yolunda gitmeyen işleri arap saçına çevirdi. Stresle baş edememenin ilk kurbanı Poirier oldu, sportmenlik dışı faul sonrası teknik faulle oyundan atılınca, sadece 2 dakika 26 saniye sahada kalabildi, faydadan çok zarar verdi takımına… Oyunun sonlarında ise, Efes adına Oturu ile birlikte maçı ‘bireysel’ eforla sürükleyen Bryant’ın, baş hakem Emin Moğulkoç’un üzerine yürüyüp direkt diskalifiye olması çok ama çok gereksizdi…