Fenerbahçe BEKO, “sıfır motivasyonla” sahada olduğunda başına neler gelebileceğini, ne kadar sıradan bir takıma dönüşebileceğini, konsantrasyonunu yukarı çekip mücadele seviyesini yukarı taşıdığında da neleri başarabileceğini “yeniden” özetleyen bir 40 dakika sundu Partizan karşısında…
Dünkü oyunda “tekrar” göze çarpan en önemli sorun Sarı-Lacivertli takımın uzunlarının haliydi. Motley’nin faul problemi, Papagiannis’in istikrar sorunu, Sertaç’ın eski formundan çok ama çok uzak oluşu bir araya gelince ortaya “kriz” çıkıyor!.. Hem de bazen dünkü gibi “büyük” olanından!.. Motley’den başlayacak olursak, takımın pivot pozisyonundaki bir numaralı opsiyonu ABD’li uzun toplamda 6 dakika 29 saniye oyunda kalabildi… Motley tam bir “faul bağımlısı” gibi!.. 3-3,5 dakika gibi kısa bir sürede yine o bir türlü önüne geçemediği “basit faul” alışkanlığından sığrılamayıp, elini, kolunu, vücudunu kullanarak birbirinden saçma sapan, takımına hiçbir fayda sağlamayan 4 faulü birden alıverdi!.. Artık sabıkası o kadar fazla ki hakemler de onu “potansiyel” kabul edip, en ufak hamlesinde gözünün yaşına bakmadan düdüğü çalıyorlar. Evet; 6 dakika 29 saniye, 4 sayı, 1 blok (tek ribaund dahi yok)!.. O’nun açtığı boşluğu doldurmak için oyuna dahil olan Papagiannis’in de Maccabi maçındaki helinden eser yok. Ters eşleşmelerin hiçbirinde “beline gelen” rakiplerine üstünlük kurmayı beceremedi 2.22’lik Yunan pivot… Buna rağmen Motley kadar “sırıtmadı” sahada… 13 dakikada 2 sayı, 4 ribaund, 3 asist üretti. En azından ürettiği sayı, faulünden fazlaydı Big Papa’nın (2-1!!!)… Itoudis’in kenara hapsettiği Sertaç’ın da kendini hazır tutmadığı, haftalar ilerledikçe daha belirginleşiyor… Milli uzun Barcelona’da Efes’teki günlerini aratıyordu… Fenerbahçe’de Barcelona günlerini bile aratır hale geldi!.. Jasikevicius, O’na da sahada 5 dakika tahammül edebildi, dev pivotun üretimi de 4 sayı ile sınırlı kaldı.
Başa dönecek olursak, öylesine “yumuşak” bir başlangıç yaptı ki Fenerbahçe, 12 sayı (19-31) geride kapadığı ilk periyodun ardından ikinci çeyreğin başında da 5-0’lık seri Partizan’dan geldi. Daha 11 dakika dolmadan potasında 36 sayı görmüştü bile Sarı Kanarya… Maccabi maçı sonrası “acaba oluyor mu?” dedirten kararlılık ve oyun disiplininin yerinde yeller estiğini gösteren bu “hayal kırıklığı” tadındaki başlangıca karşın Sarı-Lacivertli takımın sahip olduğu potansiyel, geri dönüşü muhtemel kılıyordu. Öyle de oldu. Hücumdaki tıkanıklığı ve “isyan bayrağını” açan isim Tyler Dorsey’di. O’nun 11.02’deki basket+serbest atışı ile ateşlenen “geri dönüş fitili” 4 dakika içinde 16-4’lük seriyi de beraberinde getirdi. Dorsey’ye bu evrede eşlik eden iki isim ise genelde güven vermeyen üçlüklerde bulduğu isabetlerle Sestina ve Calathes’ti. Fark 5 sayıya indikten sonra 3. periyodun ortasına kadar Partizan’ın avantajı koruma direnişi vardı. Ancak bu direnişi kıracak ivmeyi – hem de Wilbekin, Pierre, Madar gibi kısalarından neredeyse 0 katkıya, uzunlardan hiçbir şey üretememesine karşın – bir şekilde yakaladı Fenerbahçe… Guduric ve Hayes-Davis’in kıpırdanışı, Sestina’nın oyunun iki yönünde de belki de Sarı-Lacivertli forma altında ilk kez böylesine verimli bir gece geçirmesi, Dorsey’nin istikrarıyla birleşince Kanarya’ya yetti de arttı bile!.. İlk 11 dakika 36 sayı üreten Partizan, sonraki 29 dakikada, yani neredeyse 3 katı zamanda 40 sayıda tıkandı, kaldı.
Son 7 maçın 6’sını benzer senaryolarda (Maccabi hariç), gel-gitler yaşayarak kazandı Fenerbahçe… Itoudis sonrası Jasikevicius’lu düzende genel olarak oyuncuların daha mutlu olduğu, bazı isimlerin rollerinin farklılaştığı bir yeni yapıyı gözlemliyoruz. Bu yapıda en azından şu aşamada uzun pozisyonundaki üçlünün verim ve istikrar konusundaki sıkıntıları en ciddi sorun… Bunu bir şekilde (ya kendi içinde ya da transferle) aşabilmeleri şart… İlk 6 içine kapağı atan Fenerbahçe BEKO’da tünelin ucun görünüyor…