Pınar Karşıyaka tam bir ritim takımı. Başta yıldızı Dixon olmak üzere ritim bulduğunda havaya girdiğinde “kralını tanımıyor.” Coşkulu seyircisi önünde G.Saray, F.Bahçe ve Beşiktaş’ı da bu havayla, bu özgüvenle devirmişti mesela. Krylia önünde de aynı coşku ve aynı havayla girdi oyuna. Attıkça açıldı, açıldıkça coştu, daha da attı. Savunmada da ayrı bir iştah ve çaba ile mücadele etti. İlk yarıda 46 sayı buldu temsilcimiz. Doğal olarak da Dixon 14 sayıyla başı çeken isimdi. Sezon boyunca bu kupada maç kaybetmeyen Krylia da bu atmosferde şaşırdı. O ilk yarıda 8/14 üç sayı isabeti buldu Karşıyaka, Rus ekibi ise 3/18. 12 sayı farkla soyunma odasına gitti yeşil-kırmızılılar.
İkinci yarı başında fark 17’ye kadar çıktı. Ancak işte atmosferle, moralle beslenen takımların bir de dezavantajı var. Rüzgar tersten esmeye başlayınca bu defa çok fazla bocalıyorlar. 17 fark kupayı ulaşılabilecek bir noktaya getirince bu defa baskı oluşturmaya başladı. Bu arada sahaya atılan su nedeniyle oyun durunca rüzgar tamamen tersten esmeye başladı. Atmosfer yok oldu, Karşıyaka’nın adrenalin yüklü oyunu tüm enerjisini yitirdi. 14-1’lik bir Krylia serisi sonrası ne hava, ne ritim kaldı.
HER ŞEYİ YAPTILAR
Burada sönen ateşi yine bir bireysel kıvılcımla Can Maxim yakmayı başardı ama bir kere aklını kupaya vermeden, coşkuyla oynanan oyun kalmadı sahada. Yine de sadece sonuna kadar mücadele ederek maçı bir şekilde kazanmak için her şeyi yaptı temsilcimiz. Ümit’in mucize üçlüğü gibi şanslı topları da buldu. Son topa kadar getirdi oyunu. Ama 2 top, son savunmada alınamayan bir ribaunt ve son hücumda Diebler’ın girmeyen şutu kupanın adresini Rusya olarak belirledi.