Geçen yıl İzmir'de bütün büyükleri yenmiş, Eruchallange'de final, Beko Basketbol Ligi'nde final oynamışlardı… Kendi evlerinde sadece Banvit'e son saniye basketi ile mağlup olmuşlardı. Ufuk Sarıca'nın Karşıyaka'sı, bu sene de İzmir'den hiçbir takımı kolay kolay çıkarmayacağını gösterdi, namağlup Banvit'i devirerek.
Ümit Sonkol, Evren Büker, Caner Topaloğlu, Aminu ve Thomas gibi başarıda etkin olan ve önemli süreler alan oyuncuları kaybetmelerine rağmen, Ufuk Sarıca yine doğru hamleler yapmış. Yeni gelenler belki gidenler kalitesinde değil ama sistem oturunca, çark da işlemeye devam ediyor. Pınar Karşıyaka, bir ‘coach’ takımı olma yolunda ilerliyor.
Avrupa’da da daha zor bir kupada oynuyorlar. Şimdiye kadar çok sıkıntı yaşamadılar. Geçen yılki başarı gelir mi? Bence zor ama Sarıca ve Karşıyaka şansını sonuna kadar zorlayacaktır.
TED Kolej’in farkı yok!
TED Kolejliler de bu yıl Pınar Karşıyaka’ya çok benzerlikler yaşadı. Geçen yıl Ercüment Sunter yönetiminde Play-Off oynamış, Efes’i oldukça zorlamışlardı. Onlarda da Penny, Murat Kaya, Stajoneviç, Woodside gibi sistemin en önemli parçalarını kaybettiler. Ama Ercüment Sunter takımın başında kalınca, düzen değişmedi. Yeniler sisteme çabuk adapte oldu, başarı da kaldığı yerden devam etti. 8 maçta 6 galibiyet aldılar, ilk kez katıldıkları Eurocup’ta da iddiaları sürüyor. Geçen yıldan daha düşük bir bütçe ile mücadele ediyorlar belki ama istikrar ve sistemin devamlılığının basketbolda ne kadar önemli olduğunu gösteriyorlar.
Biz veriyoruz, onlar atıyor!
Yabancı sayısı, azalması, tamamen kalkması sürekli tartışılıyor. Bir pozisyon için yabancı tercih etmişseniz, tabii ki ondan en yüksek verimi almak istersiniz. Yıllardır sayı krallıklarında yabancı oyuncular yer alıyor. Bence de sınırlamanın kalkması düşünülebilir. Çünkü mevcut sistemde (3+2) sahada iki yerli olmasına rağmen, bütün sorumluluk yabancı oyuncularda. Bizimkiler figüran rölünde. Bir oyuncunun sahada aldığı dakikadan daha önemli olan, oynadığı süre içinde ona nasıl bir rol biçildiği, ne kadar sorumluluk verildiğidir. ‘Gençleri şu kadar oynatıyorum’ safsatasından çok onlara ne kadar güvendiğimizdir aslolan.
Sekizinci hafta itibariyle istatistik liderlerine baktığımız, ilginç sonuçlar görüyoruz. Sayı krallığında ilk 5’te 5 yabancı var. Ribauntlarda da ilk beş tamamen yabançı. Asist krallığında ise ilk beş sırayı Türk oyuncular almış. Yani biz veriyoruz, onlar atıyor ve tutuyor… İşin ironik yanı ise, bu Türk oyun kurucular kendi takımlarının asist liderleri olmalarına, yani şoför koltuğunda oturmalarına rağmen hiçbiri Milli Takım’da yer almadı. Daha da ilginci bu yaz aday kadroya çağrılan 3 oyun kurucudan Barış Ermiş (kulübünde de oynamıyor), Doğuş Balbay ve Ender Arslan, ilk 20’de bile yok. Son bölüme davet edilen ama şampiyonaya götürülmeyen Kenan Sipahi ise 19. sırada… Bu işte bayağı bir terslik var gibi!