Fenerbahçe Ülker yoluna emin adımlarla ilerken, her hafta başka kazanımlar elde ediyor. Bunlardan biri de Ömer Onan oldu, dünkü Budivelnik galibiyet sonrası. Bütün bir yazı antrenman yaparak geçirdikten sonra Avrupa Şampiyonası'nın başlamasına 1 gün kala, son derece hazır ve formda olmasına rağmen sakatlanan Ömer, 2.5 ay sonra hayata döndü.
İyileştikten sonra Obradovic onun yüzüne çok bakmamıştı. Ama o küsmedi, hak ettiği zaman formayı kapacağının bilinciyle çalıştı, bence Sırp Coach’un gözüne girdi. Ömer Onan özel bir oyuncu. Bir kere ondaki savunma kabiliyetleri bence hiç bir Euroleague oyuncusunda yok. Çabuk, yıldırıcı, gününde olduğu zaman hücumda da fazlasıyla katkı verebiliyor. Euroleague’de hedefleri büyük olan bir takımın onun gibi özel bir isme ihtiyacı vardı, dün Ömer’i kazandı. Tecrübeli oyuncu, ilk çeyrekte Fenerbahçe’nin başını fazlasıyla ağrıtan Minard’ı ikinci çeyrekte bitirirken, (ki bu çeyrek maçın özetini yansıtıyordu) attığı üçlüklerle de maçı bitiren isim oldu. 2 beş numara Zoric ve Vidmar’ın 27 sayısı, takımın 4 numarası Bjelica’nın 6 asistle lider olması gecenin ekstra olaylarıydı. Sırp yıldız 6 asist ve 6 ribaundla 666’yı buldu. Haydi hayırlısı! Bjelica değişik bir oyuncu. Çok sakin ve soğukkanlı. Önce rakibi çözüyor, onun zayıf yönlerini buluyor, sonra öldürücü darbeleri vurmaya başlıyor. Obradovic, herkesten olduğu gibi onun da eti ve kemiğinden mümkün olduğu kadar çok yararlanıyor.
Efes takım değil!
Bir maç düşünün. Her şey güllük gülistanlık gidiyor. Çok fazla efor sarfetmeseniz bile 29 dakika çift haneli farklarla öndesiniz. Sonra o maç 4 dakikada 17-0’lık seriyle kaybediliyor. Efes bunu başardı dün. Hedefsiz, vizyonsuz olmanın getirdiği handikaplar bunlar. Efes’in sezon başındaki yegane söylemi, ‘Bütçe küçülttük, gençlere önem veriyoruz’… Eee. Peki hedef ne. Amacınız ne? Çıkıp oynayacağız, nolursa olacak. Öyle memur zihniyetiyle Euroleague oynarsanız başınıza bu gelir. Milano gibi sıradan, vasat, Fenerbahçe ve Beşiktaş’ın arkasından teneke bağlayıp gönderdiği Jerrels’ın oyun kurucusu olduğu takıma 4 dakikada 17-0’lık seri verip kaybedersiniz. Yazık, çok yazık. Geçen hafta Real Madrid karşısında küçük düşürücü bir yenilgi alıp aşağılanan bir takımın, bir sonraki hafta böyle kaybetmesi, o takımın, ‘takım’ olmadığının göstergesidir. Hala, hayal aleminde gezen Semih’ten ve sadece bonservisine 1.5 milyon Euro, kendisine de milyonlarca Euro ödenen Baraç’tan medet ummak işbilmezliğin de göstergesi. Genç Deniz ve Emircan oynasın o pozisyonu, Efes daha kötü olmaz. Yine kaybederler belki ama biliriz ki gerçekten gençlere yol açıyorlar!!!