Dünya şampiyonası sonrası basketbolu özledik derken, Türkiye kupası maçları çıktı karşımıza.
Dört ilimize serpiştirilmiş on altı takım üç günde üç maç yaparak tamamladılar turnuvayı.Biz de oturduk televizyonun başına “tecrübesiz spikerlerin” anlattığı maçların hepsini izledik. Maç kaçırmamamın nedeni havanın soğuk ve yağışlı olamasıdır.
Önce seyirciden yola çıkalım. Ordu kentinin dışında, boş tribünlere oynandı bir çok karşılaşma.
Hele Antalya yürekler acısıydı. Çirkin Kepez salonu da üstüne tuz biber oldu. Ligin başlamasına günler kaldı. Hazır takım var mıydı derseniz, cevabım hayır olacaktır. Biraz olsun beğendiğim takımlara gelince, Beşiktaş Cola Turka, Olin Edirne ve Tofaş. Biraz da Aliağa Petkim.
Bunu kesinlikle söyleyebilirim, hiçbir takımın “yeni saha ölçülerine” göre hazırlığı olmamış.
Bu değişiklik küçük de olsa, beraberinde büyük sorunları taşıyacaktır “coach'lara.
Uzuna yardımı nasıl yapacaksın? Üçlük yüzdesi iyi olan takıma nasıl önlem alacaksın? İçeriye penetreyi nasıl durduracaksın? İşte sizleri bekleyen zorluklardan bir kaçı. İyi hazırlanmak lazım.
Eksikleri olan ve basketbol olarak beni tatmin etmeyen kupa maçlarından sonra, Cumhurbaşkanlığı Kupası ilaç gibi geldi.
Fenerbahçe'nin yeni yapılanması, olaganüstü. Kenar yönetimmin hemen arkasında Aydın Örs. Yanında Cenk Renda. Kenarda coach Spahija ve yardımcılar. Takım menajeri Mrsiç.
Karşılaşmanın ilk yarısında Fenerbahçe takımının oynadığı basketbol bana Eurolig için iyi sinyaller verdi. Bir kısa oyuncuya daha ihtiyacı var takımın. Çünkü Kinsley'in bu pozisyonu dolduracağına inanmıyorum. Birde Tomas ile, Giricek'te yaşanan sorunlar meydana gelmezse kadro derinliği gereken rotasyon için yeterli olacaktır. Ayrıca savunma direncini dört periyoda yaymaları gerekir.
Efes Pilsen'de pota altı sorunu oldukça belirgin. Eurolig finali görmek istiyorlarsa hemen, daha sezon başında kalın ve caydırıcı bir uzun almaları gerekir. Aman dikkat ikinci bir “Santiago” olayı yaşamayalım. Sevindirici olan Kerem Tunçeri ve Kerem Gönlüm'ün performansları. Kaptanlık yaramış Tunçeri'ye, sonunda potaya daha fazla bakıyor. Kendisine emeğim olduğu için hep şunu söyledim; Basketbol “Atmak ve sokmak” sporudur. Kariyerinin sonunda ne denli iyi bir şutör olduğunu hatırladı. Kerem Gönlüm ise kötü günleri boş geçirmemiş, dış şutlara çok çalışmış. Şimdi oldu. İdeal dört numara, zaman zaman da dışarıya çıkıp üçlükleri atmasını bilmeli.
İlk yarıda Fenerbahçe'nin domine ettiği, ikinci yarıdaysa Efes Pİlsen'in “Ben bukadar aciz bir takım” değilim dercesine, şaha kalktığı eurolig seviyesinde bir karşılaşma oldu. Son saniyeleri heyecan fırtınasına dönüşen “Büyük Kupa” yı Efes Pilsen kazandı. Tebrikler ama unutmayalım “Hedef Final Four”..
