14 Ocak 2025, Salı
spot_img

Gel de yanma! / GÖKHAN TÜRE

Kimbilir kaçıncı “kalp kıran”, sahada verilen emekleri, mücadeleyi “taçlandırma” noktasında “zor” olanı yapıp, “basit” olanda tıkandığımız, elimizin, avucumuzun içinden kaçıp giden kaçıncı maç bu!..

Hikayesine bakarsanız oyunun, “küllerinden doğmuş” bir takımın muhteşem bir zafere yürüyüşünü görüyorsunuz… Ama gel gelelim, filmin sonu ne yazık ki yine “trajedi”, yine gözyaşı…

+                          +                          +

Larkin, olimpiyat elemelerinin ardından yine bir kritik dönemeçte daha sakatlık sorunu nedeniyle yok… Zaten oynadığı zaman diliminde de beklenen katkıyı veremiyordu… En önemli yıldızımızdan eksik çıktığımız Fransa karşısında oyuna tedirgin başlıyoruz…. Sertaç ve Alperen daha ilk yarı bitmeden 3’er faulle faul problemine girmiş bile… Ama pes etmek yok Ay-Yıldızlılar’ın kitabında… Ercan ve Yiğitcan, savunmayı toparlıyor, takımı ayağa kaldırıyor… Ardından Buğrahan, Larkin’in yokluğunda “ben varım” diyor… Kenara gidip, geri döndükten sonra başlıyor üçlükleri ardı ardına Fransa potasına yollamaya… Yok artık derken, bir yenisini daha… 15’e çıkan fark, 7’ye iniyor…

Devre sonunda “bu maçı kazanabiliriz” düşüncesi kazınıyor herkesin belleğine… Üçüncü periyotta savunma ile kilitliyoruz Fransa’yı… Koca olimpiyat ikincisi Fransa, 6 sayıda tıkanıyor… Onlar hata üstüne hata yaparken, 7,5 dakika potamıza kilit vuruyoruz; tek sayı attırmıyoruz Fransa’ya… 19-0’lık seriyle skoru 38-49’dan 57-49’a getirip son periyoda 22-6’lık seriyle 8 sayı önde giriyoruz… Buğrahan yine bu müthiş seride başrolde!..

Son periyoda Fransa 7-0’la başlıyor… Onların da geri adım atmaya niyeti yok… Ama bu kez Sertaç ve Ercan’la karşılık veriyoruz çizgi gerisinden… Buğrahan’ın yaktığı ateş tüm takımı sarmış durumda… Kıran kırana bir finale doğru yürüyoruz… 38.57’de Fournier ile öne geçiyor Fransa (72-73). Bu kez de Furkan sahnede… Serbest atış çizgisinden arka arkaya 5 sayı ile 19 saniye kala skoru 77-73’e getiriyor… Artık galibiyete çok yakınız… Heurtel’in bitime 13 saniye kala basketi sonrası Cabarrot’nun sportmenlik dışı faulü geliyor Cedi’ye… Sevinçten havalara uçarken, yere indiğimizde hafızalarımızda 2019 Dünya Kupası canlanıveriyor birden… Hani o ABD’ye karşı yine müthiş geri dönüşle 4 sayı öne geçip de önce Doğuş, ardından da Cedi’nin üst üste kaçan 4 serbest atışı sonrası ABD’nin kazandığı “kahreden” o maç… Yok, bu kez olmaz derken Cedi, çizgiden iki atışı birden kaçırıveriyor!.. Kabus “hortluyor” resmen!.. Belki birinde dahi isabet bulsa kazanmamıza yetecek; ama yine olmuyor!.. Cedi kritik anlarda çizgiye geldi mi nedense basireti bağlanıyor!.. Yok yok, bu kez olmaz demeye devam ederken baskıda topu kaybediyoruz… Ve Fransa, 2,5 saniye kala Gobert’le skoru eşitliyor!.. O kısa sürede yanıt veremeyince maç yine uzatmaya gidiyor!..

Uzatmada Fransa doğal olarak eline geçen bu fırsat nedeniyle daha istekli, arzulu… 43.26’da Gobert’le çizgiden farkı 5 sayıya kadar (82-87) çıkarıyor… Ama Devlerimiz’in pes etmeye niyeti yok… Buğrahan ve Furkan’la farkı tek sayıya çekiyoruz. Ve 44.47’de bu kez Gobert, çizgiden 2’de 0 çekiyor… O’nun kaçırması normal çünkü zaten hep kaçırıyor!.. Son hücum bizde, top Furkan’ın elinde… Ve o top, driplingde canlanıp kayboluyor; çeyrek final umutlarımızla birlikte…

 Ve yine yazık oluyor onca mücadeleye, sahaya konan emeğe…

Tarihi dönemeçlerde “kritik” maçları hep böyle kaybetmek kaderimiz mi diye düşünmeden edemiyor insan… Stresli anlarda, basketbolda sayıya giden “en basit” yol olan serbest atışlarda niye “ellerimiz titriyor”?.. Hem de avantaj elimizdeyken, neden bunu aşamıyoruz?.. İnanın bunu anlamlandırmak zor…

Sonuçta müthiş mücadele ettiğimiz, 15 sayıdan geri döndüğümüz, devşirme yıldızımız Larkin de olmadan basketbol kalitemizi yukarı çekebildiğimizi gördüğümüz, kazansak uzun süre hafızalardan silinmeyecek şu güzelim galibiyeti elimizin, avucumuzun içinden kaçırıyoruz yine…

Belki fark 15 sayıya çıktığında “kırılganlık” gösterip, açık farkla kaybetsek, içimiz bu kadar burkulmayacak, “ne yapalım, sonuçta rakip Olimpiyat ikincisi Fransa, sağlık olsun” diyecektik… Ama olağanüstü gayretle maçı kazanma noktasına getirdi Ay-Yıldızlılar… Mücadele gurur vericiydi… Teker teker hepsinin alınlarından öpüyoruz. Ama artık kazanma noktasına getirdiğimizde “son vuruşu” da yapmayı becerelim… Bu takımdaki isimlerin çoğu 10 yıl daha bu seviyelerde boy gösterecek… Stresle baş etmeyi artık öğrenelim…

BENZER HABERLER

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

- Reklam -spot_img

Son Haberler