Aslında üzgünüm, gerçekten çok üzgünüm. Türk dış politikasının ve Dışişleri Bakanı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu’nun başarılarının AB ülkelerinde ve dünyada böylesine zirvede olduğu bir dönemde, T.D.’nin FIBA-Avrupa başkanlığı seçimini İzlandalı rakibine 32-19 gibi açık ara kaybetmesi, sporda Türkiye’nin tanıtımına ve basketbolumuza büyük bir darbe olmuştur.
Kim bilir Tanıtma Fonu'ndan ve GSGM’den bu seçim için ne kadar pay ayrılmıştır ?Şimdi bir dört yıl ne FIBA’da varız, ne de ULEB’de. Tabi darıldık ya. Huyumuzdur. Oysa O, FIBA Başkanı olacağına herkesi inandırmıştı. Olmadı. Hatta Avrupa basketbolu ilerlemek için T.D.’den inisiyatif bekliyordu. Olmadı. Birçok ülke federasyonu O’nu FIBA-Avrupa Başkanı olarak görmek istiyordu. Olmadı. O, kuvvetli bir basketbol ülkesinin çok ama çok tecrübeli bir başkanı olarak değerlendiriliyordu. O öyle diyordu.
Ülkemizin hem kulüpler düzeyinde, hem Milli Takımlar düzeyinde elde etmiş olduğu başarılar ve bu başarıların ortaya çıkmasında O’nun 19 (ondokuz) yıllık rolü, bütün katmanlar (Türkiye dahil 19 katman ülke) tarafından olumlu değerlendiriliyordu. O öyle diyordu (TV Blomberg HT kanalında). Fakat O’nu uzun yıllar tanıyan 32 ülke farklı değerlendirdi.
Acaba AB ülkelerinde Türk basketbolunun kulüpler bazında lokomotifi olarak bilinen ve saygın bir yeri olan Efes Pilsen Spor Kulübü'nün kapanacak olmasına T.D.’nin duyarsız kalması alınan sonuçta etken olmasın sakın?
Başkan seçileceğine eski Spor Bakanlarını Sn. Mehmet Ali Şahin’i, Sn. Murat Başesgioğlu’nu ve yeni Bakan Sn. Faruk Nafız Özak’ı inandırmıştı. Eski GSGM Genel Müdürü Sn. Mehmet Atalay’ı ve halefi Sn. Yunus Akgül’ü özellikle ne kadar da inandırmıştı. Çünkü onlar Türk basketbolunun hep yükseldiğine inandılar. Tabi O’da kendinden menkul hep yükseldi zannetti.
2006 yılında aday olmamıştı. O, o zaman istemedi. FIBA Genel Kurulu 2010 yılında, yani Dünya Basketbol Şampiyonasını düzenlediğimiz yıla denk geldi. O, başkan adaylığını öyle denk getirdi. Ama olamadı. Suçlu O’nun FIBA Başkan yardımcılığı döneminin ve şimdinin FIBA Avrupa'nın Kanadalı Genel Sekreteri Nar Zanolin'miş.
Zanolin’in açıklamaları TURKBASKET.com’da var. Nar, çok farklı konuşuyor. Hele hele bir talebi, kaybedeceği önceden bilinen taraftan kesinlikle olmamış. Çünkü orada T.D., bizden daha iyi tanınıyor. 25 üyeli yeni FIBA yönetiminde eski yönetimden 20 kişi kalmış. Çıkanlar Türkiye, Sırbistan, Rusya, İsrail, Ukrayna ve Danimarka üyeleri. Bilmem bir şeyler anlaşılıyor mu? O’nu eleştirenlere her zaman muhalefet olarak kin ve nefretle yaklaşan O, o kişileri (bizi) karşısına değil, yanına alma basireti gösterseydi, şimdi daha yukarılarda olur ve Türk basketbolunu yalnızlığa sürüklemezdi. Bu yalnızlık ve soğukluk Dünya Şampiyonasında AB kanadında açıkça görülecektir.
2.5 sonra ülkemizdeki Dünya Şampiyonası'na yeni konsantre olacağını hatırlattığı için, kimse T.D.’nin istifasını şimdi istemez. Bu kargaşada sorumluluk almak da istemez. Fakat Şampiyona biter bitmez, o sorumluluğu almak isteyenler olacaktır. Bu böyle biline.
Bendeniz bir ay kadar bazı AB ülkelerinde şu Kulüpler Birliği Statüsünü “Estatutos Asociacion Clubs De Baloncesto” yu – “La statue de L’association des clubs de Basketball” ı – “Deutsche Beko-Basketball Liga GmbH” – Kulüplerin Federasyonla birlikte belli katılım oranlarında hissedar oldukları Limited Şirketini yerinde incelemeye gidiyorum. Olur ya, belki biz de bu sisteme Anayasa Mahkemesi iptali ile oluşan yeni düzenlemede uyarız. Daha vakit var. Tabi kulüpler isterse. Bandırma Banvit, Edirne Olin ve Trabzon’lu hemşerilerim uyanın. Yoksa statükoya devam. Ayrıca eski FIBA yönetim kurulu üyelerinden bazıları ile gurbette belki görüşmelerim de olabilir hani. Bakalım ben geri gelene kadar Efes Pilsen kapatılacak mı ?



