Fenerbahçe BEKO, sezon içinde yaptığı tüm doğruları fazlasıyla sahaya yanasıtıp, üzerine dünkü müthiş direnci ve yardımlaşmayı ekleyince final biletini Panathinaikos’un elinden söküp aldı.
Ne demiştik; bir hatırlayalım. Sarı-Lacivertliler, özellikle sakatların döndüğü, McCollum’un eklendiği dönemde takım olma yolunda yaptığı aşamayı her geçen hafta bir adım ötesine taşıyıp, sezon sonu gelip çattığında kimya olarak çıtayı çok yukarıya çekmişti. Yarı final öncesi, Kanarya’nın rakibine göre ‘daha fazla alternatife sahip olduğunu’, bunu kararlılık ve dinamizmle birleştirdiğinde hedefine ulaşabileceğini ifade etmiştik. Dün işin motivasyon kısmında geçen yılkı maçtan da dersini çıkarmış, Jasikevicius’un da dersini çok iyi çalışmış olmasının da avantajıyla oyuna bu kez hükmeden taraf olmayı başarmıştı Fenerbahçe BEKO…
Dünün özelinde Kanarya adına X faktör tartışmasız Devon Hall’du… ABD’li guard, oyunun iki yönünde de maçın kaderine etki eden isimdi. Savunmada Nunn’a – tabii uzunlar Birch ve Melli’nin de yardım getirmesiyle – göz açtırmadı Hall… Nunn’ın giderek gerilmesi ve artan faulleriyle 34.15’te 5 faulle oyun dışı kalmasında da başrolde O vardı.
Çeşitlilik derken, Fenerbahçe’yi yapı olarak belki de Euroleague’deki tüm rakiplerden farklı kılan özelliği yine devredeydi. Ama oraya gelmeden önce, dünkü müthiş savunmaya ayrı bir parantez açmalı… Sarı-Lacivertliler, ‘taş’ kıvamındaki savunmasını maçın büyük bölümünde sahaya yansıtttı. Kenardan gelenler, hiç sırtmadan bu mükemmel dişlinin halkalarını tamamlamaya devam edince de galibiyet ‘çorap söküğü’ gibi geldi. Fark birkaç kez çift hanelere tırmansa da Panathinaikos da Grant ve Cedi ile oyuna tutunmak için müthiş çaba sarfetti. Sloukas’ın da Fenerbahçe savunmasında ‘eridiğini’ gördük hemen tüm hücum girişimlerinde… Panathinaikos coachu Ergin Ataman, oynayıp oynamayacağı konusu merak uyandıran Lessort’u da son bölümde sahaya attı yine… Ama o da maç eksiği ile Birch ve Melli’nin savunmasında o bilindik üretkenliğide değildi doğal olarak…
Gelelim işin hücum kısmına… Evet, hep diyorduk, yine tekrar edelim… Fenerbahçe’nin, Yunan ekibine göre en önemli avantajı hücumda sorumluluk alma yetisine sahip çok sayıda isme sahip olmasıydı. Ve maçın her anında bu çeşitliliği kullandı Kanarya… Önce Hall ve Colson başlası, sonra Tarık devreye girdi, ardından üçüncü periyotta Melli ve McCollum’la üretmeye devam etti… Son periyotta ise herkes pozisyonun kendisine gelmesini bekledi; hiç ama hiç acele etmeden… McCollum ve Melli’yi Hall takip etti, Baldwin ve Nigel Hayes’in kritik dokunuşları sonrası McCollum’un ardından Tarık’ın 39.27’de köşeden bulduğu üçlük Panathinaikos’un umutlarını yıkıp, Fenerbahçe BEKO’ya kulüp tarihinin dördüncü finalini getirdi….
Tüm oyuncuların alınlarından öpüyoruz… Hem gösterdikleri mücadele ve kararlılıktan hem de ortaya koydukları ve galip çıktıkları müthiş savaşımdan dolayı alkışları fazlasıyla hak ediyorlar…
Tabii üst üste beşinci kez Final-Four oynama başarısı gösteren Litvanyalı coach, ikinci kez çıktığı finalde Fenerbahçe BEKO ile coach olarak bir ilke imza atmaya çalışacak… Dileriz fazlasıyla hak ettiği bu mutluluğu ilk kez Fenerbahçe ile yaşar…
SPANOULIS, ESKİ TAKIMINI YIKTI!
Fenerbahçe BEKO’nun finaldeki rakibi, sezonu birinci sırada kapayan ve şampiyonluğa en yakın takım olasrak gösterilen Olympiakos’u deviren Monaco oldu. Kanarya, bu sezon iki kez kaybettiği Panathinaikos’u yarı finalde yenip finalist olmuştu. Finaldeki rakibi de yine bu sezon iki maçı da kaybettiği Fransız ekibi… Dileriz bu tılsım devam eder ve Kanarya finalde de benzer bir senaryoyu gerçeğe dönüştürüp kupaya uzanır…
Hala karnım ağrıyor.