3 Temmuz 2024, Çarşamba
spot_img
Ana SayfaTHY EUROLEAGUEFenerbahçe Beko, Monaco'yu uzatmada devirdi

Fenerbahçe Beko, Monaco’yu uzatmada devirdi

THY Euroleague’de temsilcimiz Fenerbahçe Beko, play-off mücadelesinde AS Monaco’ya konuk oldu. Nefesleri kesen mücadeleyi uzatma sonunda 91-95 kazanan Fenerbahçe Beko, seride 1-0 öne geçerek ev sahibi avantajını ele aldı.

Maç başında Monaco’yu durdurmakta zorlanan sarı lacivertliler ilk çeyreği 26-15 geride tamamladı. İkinci çeyrekte de oyunun hakimi Monaco oldu. Devrenin sonuna doğru tempo yükselirken Nate Sestina’nın peş peşe üçlükleri ile Fenerbahçe Beko maçta kaldı. Soyunma odasına gidilirken tabelada 46-37 Monaco üstünlüğü vardı.

İlk yarıda Monaco adına Elie Okobo 9 sayı atarken; Fenerbahçe Beko’da Sestina’nın 8 sayısı vardı.

İkinci yarıya iyi bir giriş yapan Fenerbahçe Beko, üçüncü çeyreğin başında farkı 2 sayıya çekti; 47-45. Üçüncü periyodun bitimine 5:48 kala Scottie Wilbekin sekerek soyunma odasına gitti. Sağ dizinden sakatlanan yıldız oyuncu karşılaşmaya devam edemedi. Periyot sonunda Nick Calathes’in orta sahadan üçlüğü ile Fenerbahçe Beko farkı 1 sayıya çekti. Final periyoduna Monaco 61-60 önde girdi.

Dördüncü çeyreğin başında Fenerbahçe Beko, Calathes’in serbest atışları ile öne geçti; 61-62. Hücumda üretmekte zorlanan Fenerbahçe Beko karşısında kontrolü tekrar ele alan Monaco, normal sürede son 6 dakikaya 72-63 önde girdi. 3:38 kala Tyler Dorsey’den gelen üçlük skoru 74-70 yaptı. 3:13 kala Tyler Dorsey bir üçlük daha kaydetti; 74-73. 2:08 kala Nick Calathes serbest atış çizgisinden 0/2 attı ve Fenerbahçe Beko öne geçme fırsatını tepti ancak 2 dakika kala Calathes sarı lacivertlileri öne geçirdi; 76-77. 1:30 kala Nigel Hayes’in basket faulü ile skor 76-80 temsilcimiz lehine oldu. Normal sürede son dakikaya 79-80 Fenerbahçe önde girdi. Fenerbahçe Beko’nun top kaybının ardından Monaco, Alpha Diallo ile yeniden öne geçti; 81-80. 32 saniye kala çizgiye giden Nick Calathes 2’de 1 attı ve skoru eşitledi; 81-81. Dördüncü çeyrekte 12 saniye kala Mike James atışı kaçırdı ve hücum şansı Fenerbahçe Beko’ya geldi. Marko Guduric normal sürenin son pozisyonunda isabeti bulamadı ve maç 81-81 ile uzadı.

Uzatmaya üçlüklerle başlayan Fenerbahçe Beko son 3 dakikaya 82-87 önde girdi. Mücadelenin sonuna 1:13 kala Sestina’nın üçlüğü ile Fenerbahçe Beko farkı 8 sayıya çıkarttı; 86-94. Maçın sonuna 44 saniye kala tabelada 89-94 Fenerbahçe Beko üstünlüğü vardı. Kalan sürede üstünlüğünü korumayı başaran Fenerbahçe Beko, karşılaşmayı 91-95 kazandı.

Bu sonuçla Fenerbahçe Beko seride 1-0 öne geçti ve ev sahibi avantajını da ele geçirdi.





Önceki İçerik
Sonraki İçerik
BENZER HABERLER

16 YORUMLAR

  1. Fenerbahçeyi tebrik ediyorum maça başlangıcı felaketti son periyodu takip edebildim sonu final four olur umarım diğer maçlar için başarılar dilerim…

  2. Ne demeli acaba? Yüreğimdeki tek acı Fenerbahçe’nin yaptıklarının karşılığı maalesef rezil medyamıza yansımıyor. Her alanda onlarca güçlü rakibe karşı verilen inanılmaz mücadele, her alanda son ana kadar mücadele ve buna karşı bin türlü pislikle, laf salatalarıyla, yalanlarla verilen sözde karşılıklar. Koskoca ülkede “ya helal olsun bunlara, biz daha iyisini yapalım” diyecek “TEK BİR YÜREKLİ İNSANIN OLMAMASI” ve sürekli başta devlet olmak üzere bırakın desteği sürekli ayağına saha dışı numaralarla çelme takılmaya çalışılan bu ülkenin kuruluşuna şehitler vermiş şanlı FENERBAHÇE… HEPİNİZE YAZIKLAR OLSUN. Utanın, susun ve bu mücadeleyi içinizde eğer zerre kadar kalmış insanlıkla yeniden düşünün. Tebrikler DÜNYANIN EN BÜYÜK SPOR KULÜBÜ.

  3. @mehmettarifderbend
    Bu kadar ağlamaya, sızlanmaya ne gerek var ki? Onlarca güçlü rakip lafı komik. Basketbol özleinde FB sanki güçlü değil! Rakip güçlü ise, sen de güçlü takım kur veya kurmuşsun. Bu kadar hamasiyet kimseye başarı kazandırmaz. FB avantajı kaptı ama henüz daha olası 4 maç var oynanacak. Dereyi görmeden paçayı sıvama.

      • Gökhan Türe’nin yazısının altına yazdığım gibi bir monaco dileğiyle bitiyor, dereyi görmedenmiş, laf üretme iş üret, sahaya çık rekabet et, sahada mücadele et, et ki bana laf edecek yüzün olsun, beni boşver sen benim tırnağım olamıyorsun, git kendi “futbol kulübünü” kurtar, sahada rekabet et sonra gel burada hesaplaşırız yine, kapişi?

        • Böylelerine cevap yazmaya bile değmez üstad bırak kendi bataklıklarında debelenip dursunlar ki öyle yaptıkça daha da dibe insinler…

        • Komik!. Kafanız o kadar bulanık ki, daha yanıtımın özünü bile kavrayamıyorsunuz. Bol bol hamasi laflar. İçi boş sızlanmalar, böbürlenmeler. Kendisini tüm FB’ye sahiplenirken görmek patalojik bir durum. Hayatta başka bir şeyde başarılı olamamış kişiler, genellikle bir spor klübünün başarılarıyla çıkış bulur. Umarım FB Monaco’yu eler de, siz de biraz mutlu olursunuz. Ha bu arada, ben sizden önce mutlu olacağım bundan.

    • Ballokum , işte buraları bıraktığınız kerameti kendinden menkul cahiller bunlar…Ne güzel eskiden buralar hep dutluktu :))))))) İyi gün dostları bunlar , kaçak güreşen cinsten 3 gün sonra kaybolurlar…

  4. Ernest Hemingway “Happiness in intelligent people is the rarest thing I know.” der, yani “Zeki insanlarda mutluluk bildiğim en nadir şeydir.” Evet çok doğru, çünkü IQ’su çok yüksek olan insanlar bir aptalın aklına bile gelmeyecek şeylere üzülürler, örneğin uzaklarda ki ülkem Türkiye için üzüldüğüm şeyleri burada sıralamaya kalksam hem yüzlerce mesaj yazmam gerekir ve hem de kimse okuyamadan hepsi silinir. Neyse ki Fenerbahçe’m bu üzülecek milyonlarca şey arasında korkunç bir fırtına sırasında Michigan gölünde Waukegan deniz feneri gibi karanlığı aydınlatan ışıklarını şaçtı. Charles M. Schulz “Happiness is a warm puppy.” der, yani “Mutluluk hafif sıcak (ılık) bir köpek yavrusudur.” ki çok haklı, dört German Shepherd ve altı Giant Alaskan Malamute köpeğim var (5 erkek 5 dişi) ve onların yavruladıkları dönemlerde o yavruları sevmenin verdiği mutluluğu tarif edemem, aynı önce Fenerbahçe Alagöz Holding ve sonrasında da Fenerbahçe Beko’nun verdiği mutluluk gibi. Son söz, benim dünyamı Waukegan deniz feneri gibi aydınlatan Fenerbahçe’min zaferleri bazılarının gecelerini de bir black hole (kara delik) etrafında ki event horizon (olay ufku) içine katılmış hale çevirdi, ve daha çooooookkkkkk çevirecek.

    • Yine bilgi dolu, üstadlardan alıntılarla nefis bir yorum olmuş,anlayana,anlamak isteyene tabii, tebrikler ve Windy City’ye selamlar,saygılar…

      • Çok teşekkürler, rüzgarlı şehrimizden sizlere saygı ve sevgiler. Chicago’dan daha güzel bir isim Windy City, bilirsiniz, Chicago Lakota Sioux dilinde bir kelimedir ve “pis kokulu sebze” anlamına gelir, yani sarımsak demektir, First Nations kuzey Amerika’ya özgü bir tür sarımsak bu bölgede yetiştiği için bu adı vermişler, ama şehrin adının değiştirilmemiş olması da çok güzel bir şey, gerçek sahiplere bir saygı ifadesi.

    • Yine yeniden her zaman yaptığınız gibi uzuuuuun bir aradan sonra hoş geldiniz Handan Hanım…Ne karamsar yazılar yazmıştınız, bizleri üzmüş hatta Editörümüzü yormuştunuz…Hep pozitif olmanız dileğiyle…

  5. Çok sevdiğim bir söz vardır : “Meleklerin adım atmaya korktuğu yere aptallar koşarak gider.” O nedenle dostlarıma önerim özellikle internet ortamında aptallarla ve aptallıklarla ne kadar çok etkileşime girerseniz, onlara yorum yaparsanız veya tepki verirseniz, bu aptalların ve aptallıkların o kadar çok güçleneceği, tanıtılacağı ve görüleceği olasılığını düşünün. Etkilerini azaltmak mı istiyorsunuz? Hem onlarla hem de gönderileriyle olan etkileşiminizi kesip onları ignore edin. Bende idiot stalker’ın her mesajımın altında saçmalamasını görmezden geleceğim. Siz dostlar ne kadar değerli olursanız olun, fikirleriniz ne kadar değerli olursa olsun bu genetik aptallar küçümsemenin bir yolunu mutlaka bulacaklardır, çünkü kendi değersizliklerini, gerçek yaşamda ki ezilmişliklerini ancak bu şekilde aşacaklarını düşünmek gibi sadece aptallara has bir davranış biçimleri vardır, yapılacak en iyi şey onlardan uzak durmak. Onlara söyleyebileceğim tek şey şair Eşref’in unutulmaz dizeleri olacak, ancak peşinen doğal dengenin vazgeçilmez unsuru olan ayılardan bu benzetme için özür dilerim.

    Barekallah tabankeş olarak,
    Miri miran yine bağdan geliyor,
    Görenler sanır ol manzarayı,
    Sürüsüyle ayı dağdan geliyor.

  6. Aman efendim yine satırlarca döktürmüşsünüz… Her zaman yaptığınız pardon yapamadığınız gibi beni yine görmemezlikten gelmişseniz de!!! :))) Yabancı kültür etkisinden bir müddet uzaklaşıp kendi kültürümüze dalış yapmanız beni çok daha fazla mesut etti!!! Sizlere birşey katabildiysem ne mutlu bana… Amma velakin Şair Eşref biraz tehlikeli olsa da, 40 yaşından genç kardeşlerimiz için araştırmaya değer bir şairimizdir. Benim de epey ilgilendiğim biri olması münasebetiyle içinde İSMİNİZİN geçtiği bir dörtlük paylaşmak size jest yapmak isterim… Hiç gülmeyen , karamsar bir valiye yazılmış benzetmek gibi olmasın ve lütfen yanlış anlaşılmasın;
    “Peyü marı, çeşmi mûru, nânı molla kesnedid,
    Lütfü nisvan, künhü Yezdan, ruhu insan kesnedid Saydığım şeylerde bazen emri mâkûs olsa da,
    Vali Paşa’yı fakat ömrümde HANDAN kesnedid!. . . ” Yani Efendim;
    Yılanın ayağını, karıncanın gözünü, imamın ziyafetini kimse gör­me­miştir.
    Kadının lûtfunu, ulûhiyetin esrârını, insanın ruhunu kimse görme­miş­tir.
    Saydığım şeylerin bazılarını belki gören olmuştur amma
    Fakat Vali Paşa’yı gülerken, ömründe kimse görmemiştir…
    Saygılarımla Efendim…

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

- Reklam -spot_img

Son Haberler