EuroLeague aşıklarının aylardır beklediği an yaklaşıyor. Takımların birbirini devirmek için kıyasıya mücadele edeceği uzun sezon öncesi bir güç sıralaması yapmak basketbolseverlere bir yol haritası sunabilir. Bu tip sıralamaların sezon içindeki inişler – çıkışlar, takım kimyası, takviyeler ve sakatlıklar gibi birçok unsur nedeniyle değişkenlik gösterebileceği unutulmamalı. Nitekim özellikle 5-12 arasındaki takımların sıralamasını sadece birkaç detayla belirlediğimi not olarak düşmek isterim. Bu takımlar arasındaki geçişkenlik sezon sonuna doğru yine zorlu bir play-off yarışının yaşanmasını sağlayabilir. Bu nedenle bu sıralamayı; ev sahibi avantajını alacak takımlar, play-off takımları, play-off’u zorlayacak ekipler ve yarış dışı kalacak takımlar şeklinde bir sınıflandırma ile değerlendirmek de mümkün.
16. Darüşşafaka Tekfen
Kritik faktör: Hedef küçültme psikolojisine reaksiyon göstermek
Geçen sezon EuroCup’ı kazanarak EuroLeague’e katılım hakkı elde eden Daçka’da bütçenin daralması ile sezon başında yaprak dökümü yaşandı. Geçen seneki kadrodan sadece birkaç oyuncunun devam ettiği temsilcimizde koç Ahmet Çakı’yı çetin ve uzun bir süreç bekliyor. R.McCollum, M. Brown, J. Diebler, S. Kidd, Z. Peiners, J. Evans ve M. Eric ana rotasyonunun yetenek düzeyi ve çeşitliliği bu uzun ligin gereklerini karşılayacak yapıda değil. Dahası bu oyuncuların birçoğu istikrarlı da değil. Mevcut Türk rotasyonu ise çok zayıf. (Eğer C. Jefferson transferi olumlu sonuçlansaydı takımın ekstra bir silahı daha olacaktı.) Çakı’nın elinde yarı sahada problem çözecek oyuncular olmamasına rağmen tempolu oyunu şimdilik pek tercih etmemesi bu kadronun elit takımlara karşı büyük sorunlar yaşamasına neden olabilir. Bütçesini daraltarak hedeflerini küçülten Daçka’da koç ve oyuncuların bu süreci nasıl idare edeceği ve motivasyon seviyeleri sezonun hikayesini yazacaktır. Hazırlık döneminde ışık vermeyen, Furkan ve Okben’in kontrat sorunlarını halen çözemeyen ve Gaziantep’e içeride maç kaybederek BSL’ye başlayan Daçka’nın EuroLeague’de 8-10 galibiyet barajını aşması başarı olarak kabul edilebilir. (Uzun süredir basketbol oynamayan Oğuz Savaş’ı yeniden kadroya eklemeleri de bir başka gösterge.) Üzülerek belirtmek gerekir ki temsilcimiz geçen sene EuroCup çeyrek finalinde elediği Buducnost ile dipten kurtulma mücadelesi vermeye aday görünüyor.
15. Buducnost Voli
Kritik faktör: Takımın yıldızının koç Dzikic olması
21. yüzyılın başında Sırbistan-Karadağ ligini üç kez kazanan ve 2001’de Dejan Tomasevic önderliğinde EuroLeague’de play-off’ları gören Buducnost o seviyeden uzak. Geçen sezon Adriyatik Ligi’ni kazanarak tarihi bir başarıya imza atmalarına rağmen kadro olarak EuroLeague’in en güçsüz ekiplerinden biri konumundalar. 2003’ten sonra ilk kez EuroLeague deneyimi yaşayacak olan Buducnost bu lig için bütçe çerçevesinde A. Omic, A. Craft, E. Clark, E. Jackson ve C. Clarke gibi eklemeler yaptı. Geçen sene takımı sürükleyen ve finalde Kızılyıldız’a karşı seriyi domine eden Ivanovic – Gordic guard ikilisi Craft ve Jackson ile rolleri iyi paylaşıp bir kimya yakalarsa içeride bazı takımları yenebilirler. Ancak bunun için takımın diğer parçalarının da maksimumda oynaması gerekiyor. Hiçbir zaman bir “Yugo” takımını küçümsememek gerektiğinin farkındayım. Ancak kadrosu bu lig için yeterli olmayan ve NBA patentli koç Dzikic’in büyük dokunuşlarıyla buralara gelen Buducnost için sezonu makro anlamda büyük hedeflerle planlamak yerine dönem dönem formsuz rakiplerden maç koparabilmek ve oyuncu geliştirmek / pazarlamak daha rasyonel bir tercih olabilir.
14. Gran Canaria
Kritik faktör: İç saha maçları
Geçen sezon İspanya’da normal sezonu beşinci bitiren ve play-off yarı finali oynayan Canarina tarihinde ilk defa EuroLeague’de boy gösterecek. Ligde normal sezonda 17 maçta sadece 3 kez kaybeden Canaria, yakından bildiğimiz üzere zor bir deplasman. Sezona koç değiştirerek başlayan takıma bütçe doğrultusunda kanımca kötü olmayan eklemeler yapıldı. Takımın geçen seneki başarısının sırrı skorun maçlarda birçok oyuncuya dağılmasıydı. Mevcut kadronun yanında yeni transferlerden Evans’ın seviye atlaması, Strawberry’nin yapıştırıcı rolünü iyi uygulaması, Türkiye’de de oynayan Hannah’ın takım yönetiminde başarılı olması ve Oly’den gelen pivot Tillie’nin bir önceki sezondaki gibi performans vermesi gibi birçok faktörün bir araya gelmesi başarı için şart. Dahası EuroLeague seviyesinde paylaşımcı olmak başarı için gerekli ama yeterli bir parametre değil. Bu değişkenleri toplu olarak ele alırsak Canaria’nın iç sahada birçok takıma sorun çıkaracağı ama play-off yarışına dahil olmasının çok zor olduğu söylenebilir.
13. Bayern Münih
Kritik faktör: Radonjic – Jovic uyumunun genele yansıyabilmesi
Mahmuti – Gordon ve Ziya Doğan – Ayman ikilileri sizin için ne ifade ediyorsa koç Radonjic ile onun sahadaki eli Jovic de aynı şeyi ifade etmeli. Bu ikili Kızılyıldız’dayken uzun bir yapılanma sonucu EuroLeague playoff’larına kalarak ödüllerini almıştı. (Sakatlık sorunları olmasa Jovic’in bu ligin en iyi yarı saha guardlarından biri olduğu ve zamanında Oly’nin kapısından döndüğü de unutulmamalı.) Ancak Bayern’in bu sezon Brose versiyon 2 olmanın ötesine geçmesi oldukça zor. Bu durum transferlere de yansıdı. Lo ve Radosevic’i Brose’den alan Bayern, Radonjic’in isteği doğrultusunda yine onun eski öğrencisi olan atlet forvet Dangubic’i ve gelecek vadeden guard Amaize’yi kadrosuna kattı. Yine EuroLeague gediklisi Koponen de takımın skor yükünü çekerken tecrübesiyle fark yaratacaktır. Radonjic, elindeki malzemeden maksimumu almayı bilen ve böyle bütçelerle oluşturulan kadrolardan yıldızlar çıkarmayı bilen bir koç. Ancak Radonjic’in bunun için zamana ihtiyacı var. Bu nedenle Bayern de play-off yarışı dışında kalmasını beklediğim takımlardan biri.
12. Milan
Kritik faktör: Geçmiş yıllardaki deneyimlerin bu sezona olası etkisi
Kağıt üstünde Milan’ın kadrosunun (özellikle kısalarda) yetenek toplamı oldukça iyi aslında. Her sezon olduğu gibi transfer piyasasında aktif olan Milan, piyasadaki önemli oyunculardan bazılarını kadrosuna kattı. Fakat guard rotasyonunda, M. James, C. Jerrells ve N. Nedovic gibi topu elinde isteyen oyuncuların nasıl bir kimya oluşturacağı ve Bertans gibi atıcılar ile çember altında ligin yükselen pivotlarından biri olan Gudaitis ve arkadaşlarını nasıl besleyeceği kritik. Bu noktada topu paylaşabilecek Delle Valle’nin süre bulması takımın genel verimliliğini yükseltebilir. Böylece forvette birçok işi yapan Micov ve Kuzminskas gibi oyuncuların da katkısı ve direnci artacaktır. Fakat koç Pianigiani’nin bu dokunuşları yaparken zorlanması ve takımın geçen senelerden kalma – dağınıklığa müsait yapısının yeniden gün yüzüne çıkması da söz konusu olabilir. Açıkçası güçlü kadrosuna rağmen Milan’ın uyum problemleri yaşayacağını ve istikrarsız performanslar sergileyeceğini düşünenlerdenim. Milan bazı haftalar büyük takımlara karşı flaş galibiyetler alabilir, ancak bir bütün olarak EuroLeague play-off yarışında takım kimyası ve uyumun daha belirleyici olması Milan’ın hedef maçlarda sorunlar yaşamasına neden olacaktır.
11. Zalgiris Kaunas
Kritik faktör: Saras’ın yeni bir hikaye yazma becerisi
Final-four oynanan rüya sezonun ardından yıldız oyuncularını Avrupa’nın devlerine kaptıran Zalgiris’te Saras’ın Zalgiris masalının ikincisini yazması çok zor. Özellikle geçen senenin en çok gelişim gösteren oyuncusu Pangos’un kaybının telafisi kolay olmayacaktır. Bu pozisyon için alınan Wolters bu seviyelerde kendini henüz ispat etmedi. Yine Westermann da sakatlık ve devamlılık sorunları yaşayan bir guard. Yerel ligin asist kralı olarak gelen Sabeckis ile Almanya’dan gelen çok yönlü guard Walkup ise ilk kez EuroLeague’de oynayacak. Bu açıdan Saras’ın Pangos ve Micic’e yaptığı dokunuşu bu oyunculara da yapması gerekiyor. Bunun da bir sezonda olması imkansıza yakın. Öte yandan guard bolluğuna rağmen forvette ciddi bir atletizm problemi yaşaması muhtemel olan Zalgiris’te Grigonis ve Milaknis gibi atıcıların Ulanovas’ın savunma yükünü paylaşması gerekebilir. 4 numarada ise emektar Jankunas’ı yine ağır bir yük bekliyor. B. Davis’in varlığı çember savunmasını kısmen rahatlasa da Zalgiris’in maç içinde fiziksel eksiklikler yaşaması atlet takımlara karşı tempo ayarında büyük sorunlar yaratacaktır. Yine de final-four oynayan Zalgiris’i küçümsemek yanlış olacaktır. Zor da olsa yarışın içinde olmalarını bekliyorum.
10. Khimki Moskova
Kritik faktör: Rotasyon tercihleri
Geçen sezonun en skorer oyuncusu olan Shved önderliğinde dar bir rotasyon ile play-off’a kalan Khimki bu yaz ileriye doğru büyük adımlar atamadı. Forvetteki kayıpları daha çok guard alarak kapamaya çalışan Khimki’de eski Tofaşlı Crocker ve takıma uyum sağlayamadığı için Zalgiris’ten sezon ortası gönderilen Dee Bost ön alanda Shved-Jenkins-Markovic üçlüsünün yükünü paylaşacaktır. Guard bolluğu nedeniyle bazı kısaların zaman zaman kanatta oynaması muhtemel. Yine kanada takviye edilen Prather ilk kez bu mecrada boy gösterecek. Miami’den gelen Mickey de pota altında verimli olabilir. Ancak Bartzokas’ın elindeki kadro halen çok dengesiz. Forvet başta olmak üzere bazı pozisyonlarda sorun yaşanması ve yıldız oyuncular ile rol oyuncuları arasındaki makasın yaratacağı problemler ancak Bartzokas’ın dokunuşları ile çözülebilir. Bu noktada da Bartzokas’ın ne kadar iyi bir iş çıkartacağı soru işareti. Bu nedenle Khimki’nin ana rotasyonuyla play-off’u kovalamasını beklemekle birlikte bu sefer işlerinin daha zor olacağı kanaatindeyim.
9. Maccabi Tel Aviv
Kritik faktör: Gençlerin katkısı
EuroLeague denince akla gelen takımlardan biri olan Maccabi’de bu sene birçok genç oyuncu şans bulabilir. Bu nedenle EuroLeague izleyicilerinin, süre bulduklarında Zoosman ve Levi’yi dikkatle takip etmesini tavsiye ediyorum. Yine geçen sene Banvit’te oynayan forvet Caloiaro’yu kadrosuna katan Maccabi; Pargo ve Roll gibi sorunlara alternatif çözümler getiren kısaları ile Black ve Tyus gibi önemli uzunlarıyla etkili olacaktır. Bunların yanında N. Cole’un yerini doldurmak için Efes’in elinden alınan S. Wilbekin bu yazın en ses getiren hamlelerinden biriydi. Wilbekin’in bazı işleri Avrupa’da en iyi yapan guardlardan biri olduğundan ve Spahija’nın geçen seneki tempo dokunuşlarından hareketle Maccabi’nin play-off için çok iddialı olmasını bekliyorum. Belki Khimki veya Milan kadar yıldız sayısının bol olduğu bir kadroları yok. Ama umut veren ve potansiyelli oyunculara sahip olan Spahija’nın ikinci sezonunda işler çok kötü gitmeyecektir. Bu nedenle potansiyelinin realiteye dönüşmesini beklediğim takımlardan biri olan Maccabi sarı tribünün de etkisiyle dişli bir rakip olacaktır.
8. Barcelona
Kritik faktör: Pesic’in olası tuhaf tercihleri
Pesic bu kıtanın gördüğü en büyük koçlarından biri. Taktiksel açıdan büyük hamleler yapacağı maçlar da olacaktır. Ancak basketbolun güncel eğilimlerini takip etmekten sakınan, eski alışkanlıklarının önemli bir kısmından vazgeçmeyen, Saras ile 15 yıl önceki kavgasını halen devam ettiren takıntılı bir koç. Birçok eski Yugoslav koç gibi uzun beşler uğruna ayak çabukluğundan vazgeçen, oyuncuları orijinal pozisyonları dışında kullanabilen Pesic’in ligin yeni yıldızı Pangos ve Avrupa’nın en iyi 4/5’lerinden biri olan çok yönlü Singleton’un eklendiği takımı optimal seviyede yönetmesini beklemiyorum. Heurtel ve Tomic gibi çağ dışı oyunculardan vazgeçmemesi de bunun en önemli göstergesi. Bunların yanında perimetrede tehlikeli olan Blazic ve Kuric’in nasıl bir rol alacağı da kritik. Ancak Hanga ve Seraphin’in sezonu sağlıklı geçirmesi ve Pesic’in anahtarı Pangos’a vermesi durumunda Barça’nın kadrosu fark yaratacak seviyede. Bu nedenle takımda kimya problemleri yaşansa dahi Barça’nın kaliteli ve alternatifli kadrosu ile play-off’a kalması muhtemel. Fakat 2003’te Barça’da şampiyonluk alan Pesic’in oyun mantalitesi açısından final-four’u zorlaması kolay olmayacaktır.
7. Anadolu Efes
Kritik faktör: Ataman ve forvetlerin istikrarı
Geçen sezonun anılarını silmek isteyen Efes yönetimi bu sene kadroyu neredeyse tamamen değiştirdi. Oluşan kadronun guard rotasyonu son yılların tartışmasız en iyisi. Delici Larkin, pasör Micic ve savunmacı Doğuş gibi farklı özellikleriyle birbirini tamamlayan kısaların yanında Beaubois gibi bir paylaşımcı skorer de var. Pivotta ise çabukluk problemi yaşamasına rağmen emektar Dunston’ın boy dezavantajını ortadan kaldıran Pleiss sağlıklı kalırsa faydalı olabilir. Türk rotasyonu da son yıllarda hiç olmadığı kadar genişleyen Efes artık Birkan’a mahkum değil. Buğrahan, Metecan ve Sertaç hamleleri her pozisyon için alternatif yaratırken yorgunluk faktörünün de minimize olmasını sağlayabilir. Bardağın boş tarafında ise forvet rotasyonu duruyor. Sezon başındaki iki resmi maçta beklenti üstü oynayan forvetler; Simon, Anderson, Motum ve Moerman’dan oluşuyor. Kısa forvette Simon’un oyun kurma vasfı olmasına rağmen atlet – çabuk forvetlere karşı sorun yaşaması ve her zamanki gibi istikrarsız oynaması söz konusu olabilir. Bu nedenle bölgesindeki tek atlet oyuncu Anderson’un verimli oynaması büyük hedefler için elzem. Dört numarada ise Ataman’ın şutör uzun forvet sevgisini okumak mümkün. Fakat burada da birbirini tamamlamak yerine birbiri ile çakışan, iyi ribaundçu ve atlet olmayan oyuncular var. Bu nedenle Efes’in zayıf karnı olan forvetler takımın kaderini tayin edecek. (Eğer buradaki oyuncuların ikisinin yerine S. Weems ve T. Thompkins gibi oyuncularla yola çıkılsaydı Efes’i final-four adayı olarak görebilirdim.) Son olarak taktik anlamda üst düzey olmasına rağmen sezon planlamasında sorun yaşayan Ataman’ın form durumu da en az forvetler kadar başarı çıtasını belirleyecektir.
6. Panathinaikos
Kritik faktör: MVP adayı Calathes yeterli olur mu?
Sezon başı formda görünmesine rağmen PAO’da güç kaybı yaşandığı aşikar. Mevcut kadroyu OAKA atmosferi ve PAO’nun ağırlığı gibi unsurlar söz konusu olmasa bu kadar yukarıya yazmazdım. M. James ve C. Singleton gibi iki ana parçasını kaybeden PAO, EuroLeague’in en önemli transfer hamlelerinden biri olarak değerlendirilen Langford ve Lasme ile açığı kapatmaya çalışacak. Yerli rotasyonunu da geliştiren PAO, D. Thomas’ı da alarak forvet hattını genişletti. Öte yandan daha önce iki kez EuroLeague sayı kralı olan Langford kariyerini genelde küçük takımların büyük skoreri olarak geçirdi. Yaşının da etkisiyle benzer performansı PAO’da göstermesi kolay değil. Lasme ise ekmeğini taştan çıkarmasına rağmen 36 yaşında ve uzun sezonda istikrarlı oynaması zor. Thomas’ınsa bu seviyenin oyuncusu olduğuna inanmıyorum. EuroLeague sayfasında en önemli MVP adayı olarak gösterilen Calathes’in geçen seneki olağanüstü oyununu geliştirmesi dahi PAO’nun ev sahibi avantajını almasını sağlamayabilir. Obradovic sonrası final-four’a kalamayan PAO’nun play-off’a kalsa dahi son dörde kalmasını bu sene de beklemiyorum.
5. Baskonia
Kritik faktör: Final-four’da ev sahibi olma sinerjisi
Baskonia’yı güç sıralamasında beşinci sıraya yazmanın fazlaca iddialı olduğunun farkındayım. Üstelik Spurs tedrisatından gelen D. Hillard dışında flaş bir transfer de yapmadılar ve Timma’yı kaybettiler. Fakat takımın süper yıldızı ve yüzü olan Shengelia ile 2022’ye kadar uzatılan sözleşme, oyuncuların ve yönetimin hedeflerinin göstergelerinden biri. Baskonia 2.21’lik dev Fall ve Penava ile pota altı rotasyonunu genişletirken, yine bu yaz gelen Shields ile ön alanda derinlik arayacak. Geçen sene Spurs ile hem gelişim liginde hem de NBA’de süre alan Hillard özellikle gelişim ligindeki performansıyla dikkat çekti. 20-4-4 istatistikleriyle etkili olan Hillard, Baskonia’da kanatta veya ikinci guard olarak görev alacak kapasiteye sahip. Halihazırdaki kadrosu Granger-Voigtmann-Toko omurgasında zaten iyi ve uyumlu olan Baskonia bu sezon başarıya en aç takım. Geçen sezona 0-5 ile başlayan Baskonia, Martinez’in gelişi sonrası 16 galibiyet – 9 mağlubiyet alarak play-off’lara kalmış ve Fener’den bir maç almayı da başarmıştı. Martinez’in kadronun sınırlarını zorlamasını ve takımın doğru zamanda form tutmasını bekliyorum. Ayrıca 2019 final-four’u 70. kuruluş yılını kutlayacak olan Baskonia’nın evinde yapılacak. Bu olgu başta Pedro Martinez olmak üzere tüm kadroyu motive edecektir.
4. Real Madrid
Kritik faktör: Doncic sonrası dönemi kurgulamak
Geçen sezonun MVP’si Doncic’i NBA’e yollayan son şampiyon bir süper yıldızını kaybetmiş durumda. Doğrudan onun yerini alacak bir oyuncu transferi ise söz konusu değil. Bunun yerine kanada Deck ve Prepelic eklendi. Geçen sezon sakatlıklar nedeniyle zorunlu olarak rotasyona giden ve çözüm üretmek zorunda kalan koç Laso bu sürecin ödülünü şampiyon olarak almıştı. Eğer koç bu sezon da bu alternatif üretme halini devam ettirir ve geliştirirse Doncic’in yokluğu kısmen çözülebilir. Ancak Laso eski alışkanlıklarına döner ve Llull’u 35 dakika oynatırsa takımın son adımları atması zor olacaktır. (Bazı oyunculara yüklenen Madrid’in sahada tıkandığı birçok maç izledik önceki senelerde.) Bu nedenle Campazzo’nun sezonu nasıl geçireceği ve geçen sezonu tamamen kaçıran pivot Kuzmic’in nasıl döneceği önemli. Fakat son şampiyon yine de Avrupa’nın tempolu basketbolu en verimli oynayan takımı olabilir. Çünkü kadronun geri kalanı korundu ve bu oyuncular birlikte oynamayı çok iyi biliyor. Yarı sahada fizikli kalabilirken açık sahada Randolph ve Carroll gibi atıcılarla nitroyu açabilen Madrid, Doncic kaybına rağmen bu ligin en güçlü ekiplerinden biri konumunda. Kalite kaybına rağmen Madrid’in Avrupa’nın elit takımlarının her oyun tarzına cevap verme kapasitesi onları ilk dörde atmaya yetecektir.
3. Fenerbahçe
Kritik faktör: Guduric’in gelişimi
Wanamaker ve Nunnally’yi kaybeden Fener, guard pozisyonuna Tyler Ennis’i ekledi. Ennis, bu iki oyuncudan farklı olarak oyunu yöneten iyi bir pasör guard. Bu açıdan takımın lideri olması beklenen Sloukas’ın yükünü paylaşacaktır. Ancak Efes karşısında da görüldüğü üzere Fener’in yayda penetre veya şutla kendi skorunu yaratan oyuncu eksikliği çektiği açık. Böyle bir durumda skor dağılımının birkaç oyuncu üzerinde kalmasının takımın başarısını aşağı çekmesi muhtemel. Bu durum üst seviye EuroLeague maçlarında bir oyuncunun 20 sayı atmasına rağmen takımın düşük skorlarda kalmasına neden olabilir. İşte bu üretkenlik sorununu aşma yolunda Guduric’in göstereceği gelişim sezonun çerçevesini çizebilir. Giden kısaların görevini devralabilecek tek oyuncu olan Guduric’i kariyeri ve takımı için belirleyici olabilecek bir sezon bekliyor. Öte yandan Thompson’la da yolları ayıran temsilcimiz, çember altına yetenek seti geniş olan Lauvergne’yi ekleyerek uzun pozisyonunda Avrupa’nın en güçlü rotasyonunu kurmuş durumda. Obradovic’in takımlarının ligin ikinci yarısından itibaren form tuttuğu gerçekliğinden hareketle takımın yine final-four yolunda ev sahibi avantajını elde etmesini bekliyorum. Ancak hedef maçlarda kısa pozisyonundaki süper yıldız eksikliği, bir hamle olarak kullanılan fizikli beşin dakikalarının artmasına ve rakibin daha rahat çözüm bulmasına da neden olabilir. Bu açıdan takımın yolda bir skorer guard takviyesi yapması da olası.
2. Olympiacos
Kritik faktör: Blatt’in dönüşüm sürecini yönetim biçimi
Bu transfer sezonunun en aktif takımı olan Olympiacos final-four’a geri dönebilmek için birçok hamle yaptı. Guard pozisyonuna yükselen yıldız Nigel Willams-Goss, forvete Timma, Toupane ve Vezenkov, pivot hattına ise LeDay eklendi. Yakın tarihte kıtanın kontrollü yarı saha basketbolunun kitabını yazan Olympiacos bu sene Blatt ile muhtemelen daha tempolu oynayacak. Koç bu nedenle daha atlet oyunculara yöneldi ve sanırım istediklerini elde etti. Böylece maç kazanma anlarında halen rakipsiz olan kurt ikili Spanoulis-Printezis’in yükü de epey hafifledi. Yerli rotasyonundaki bazı oyuncular süre bulamasa dahi derin kadro uzun sezonu rahatça çıkaracak durumda. Tek sorunsa Milutinov dışında fizikli bir pivotun olmaması. (LeDay’in sorun yaşaması durumunda buraya sezon içinde bir takviye olabilir. Bunun yanında Blatt’in tek atlet uzunlu dört atıcılı kısa beşlerle sahada kaldığı dakikalar görmemiz olası.) Heyecan verici bir kadro kuran ve başına son dönemin en formda koçlarından birini getiren Olympiacos geçen senelere göre daha yetenekli olan kadrosu ve kazanma alışkanlıklarıyla ses getirebilir. Eğer Blatt’in ikinci senesi olsa ve bu oyuncu grubu ilk kez yan yana oynayacak olmasa Olympiacos’u doğrudan birinci sıraya dahi yazabilirdim. Fakat kadronun birbirine alışması ve Blatt’in kontrolü sağlaması için zaman gerek. Yine de Pire ekibi şu an kıtanın en nitelikli, güçlü ve “winner” takımlarından biri.
1. CSKA Moskova:
Kritik faktör: Peters ve Bolomboy’un verimliliği
Ana parçalarını koruyan CSKA, Madrid ile Fener’in önemli kısalarını kaybetmesiyle artık kısa rotasyonunda kağıt üstünde rakipsiz. Kıtanın en iyi ön alan ikilisi De Colo – Rodriguez’e, ligin en iyi 6. adamlarından biri olan Higgins’in eşlik etmesi onları bu alanda çok güçlü kılıyor. Üstelik bu pozisyona açık saha oyunlarıyla uyumsuz olsa da Hackett’ı ekleyerek, en azından rakiplerine gidebilecek bir oyuncuyu da çalmayı başardılar. Hackett transferi genel manada olumlu olmasa da Fener ve PAO gibi deplasmanlarda yarı sahada birkaç dakikalığına oyun kontrolü için de kullanılabilir. Forvette ise adam değişerek savunma yapabilen Clyburn ve Kurbanov gibi oyuncular takıma yine esneklik katacaktır. Yine 4 numara pozisyonuna alınan şutör A. Peters ve çember savunması için takviye edilen ribaundçu Bolomboy bu takımın son aşamada neler yapabileceğini belirleyecek gibi duruyor. Kaptan Hines sahada değilken pota altında rakibe ezilmemek muhtemelen bu sezonki ilk hedef olacak. Yıllardır üstün hücum gücü ve verimliliğiyle EuroLeague normal sezonunu domine eden ama final-four’larda mental sorunlar ve ribaund problemleri nedeniyle başarısız olan CSKA güçlü ve dengeli kadrosuyla bu sene büyük bir şans elde etmiş durumda. Bu açıdan en azından normal sezon öncesinde kıtanın en güçlü takımı unvanını hak ediyorlar.