Anadolu Efes, eksilmişken çoğalmaya, azalmışken artmaya, küçülürken büyümeye devam etti dün Alba Berlin deplasmanında da…
Bazen yaşanan olumsuzluklar, tekrar bir bütün olup kendi içinde çare üretmeye, artan sorumluluklarla beraber konsantrasyonu ve performansı yukarı çekmeye yardım edebiliyor… Efes’te de durum aynen bu…
Tabii sakatlıkların getirdiği eksiklikler, süre alan oyuncu adedinin azalıp, o oyuncuların sürelerinin ve sorumluluklarının artmasıyla paralel verimi da arttırabiliyor… Bir önceki maçta Panathinaikos’a karşı Jones’la birlikte ön plana çıkan ve takımın liderliğini üstlenen Shane Larkin’in, Berlin deplasmanında bunu daha da belirginleştirmesi ve sahip olduğu yetenekleri en verimli şekilde takıma yansıtması fark yarattı Berlin’de… ABD’li guard, 32 dakikaya 32 sayı, 4 ribaund, 4 asist, 3 top çalma sığdırdı, 41 verimlilik puanına ulaştı. Rakibe 9 faul yaptırdı, Alba Berlin savunmasını sürekli yıprattı, durdu.
Yetenek havuzu daralmış olsa da hala Alba Berlin’e kıyasla “daha zengin” bir oyuncu grubuna sahipti Efes… Oyunun akışında yine gel-gitler oldu elbette… İyi başlangıcın ardından hücumda birkaç yanlış tercih, 1-2 top kaybı derken momentumu Alba Berlin’e kaptırdılar… Hatta üçüncü periyodun başında fark 8 sayıya kadar tırmandı. İlk yarıda Procida ve Thiemann’ın yanına ikinci devrenin başında Spagnolo ve Schneider eklenince üçüncü periyodun ortasında maç kırılma noktasına geldi. Bu noktada Efes’in “görünmez kahramanı” Justus Hollatz’tı. O da tıpkı Tyrique Jones gibi sezon başından beri “bu seviyenin oyuncusu değil” diye eleştirdiğimiz isimlerden biri… Dün, “seviye atlama” adına ilk ve önemli bir hamle yaptı Alman guard… Larkin ve Thompson’ın üzerine binen yükü hafifletti… Efes’in 8 sayı geriden geldiği bölümde ve son çeyrekteki karar anlarında o da iyi iş çıkardı. 9 sayı, 3 ribaundun yanında 8 asistle oyuna yön verme konusunda da katkı sağlayabileceğini gösterdi. Daum’un, köşeden yolladığı üçlüklerle Efes’in hücumdaki verimini yukarı çektiği anlarda pas trafiğini yönlendiren isimdi Hollatz… Takıma kısa süre önce dahil olan Daum da, Oturu ile birlikte “az zamanda çok iş” yapan iki isimden biriydi… Oturu da zamanla takıma alışınca boyalı alan sertliği konusunda Efes’in eksik kaldığı yönü tamamlayabilir izlenimi verdi… Ama tabii 1-2 maç bunu net biçimde görmek için yeterli değil…
Anadolu Efes, 5-6 kilit oyuncusundan yoksun çıktığı çift maç haftasını 2 galibiyetle kapatmayı başardı. Böylesine zorlu zamanda bu iki galibiyet altın değerindeydi. Tabii bir de bu işin başka boyutu var… Panathinaikos maçından sonra da vurgu yapmıştık; yineleyelim. Şu anki takım kimyası, Erdem Can’ın sezon başından beri görmeyi arzu ettiği, bir türlü kıvama getiremediği seviyeyi gördü… Fakat, sakatlar dönmeye başlayıp kadro eski zenginliğine kavuşunca bunu nasıl devam ettirebilecekler; işte asıl mesele bu… Dolayısıyla sakatlıklarla devreye sokulan B planının ardından şimdi de Efes’in muhtemel yeni bir krizi aşması ya da diğer bir anlamda bu kimyayı kaybetmemesi için bir C planına ihtiyacı olacak.