Dediğim gibi, teknik konular beni aşar. Benim bu konuda bir yorum yapmam dahi lüzumsuz. Ancak, iki gündür önce Arjantin – Brezilya, ardından Sırbistan-İspanya basketbol ziyafetlerinden sonra, yemeğin üstüne bayram tatlısı, bayram baklavası Türkiye'den geldi. 'Padişah Sofrası', Sinan Erdem Spor Salonu'nda kuruldu. Arjantin ve Sırbistan maçlarındaki üst düzey basketbol ve hücum organizasyonları, Türkiye maçında yerini takım oyununa, dayanışmaya, savunmaya, inanca bıraktı.
Bu durumda ne denilebilir ki? Pişmiş aşa su katmanın alemi yok. Sadece iftihar ediyoruz, hoşumuza gidiyor, heyecanlanıyoruz. Maçın ilk yarısı ile ilgili hatırladığım tek şey, bitime 1 dakika 5 saniye varken, eşim ''Ersan'ı neden oyuna sokmuyorlar ?'' diye bana sormasıydı.
At yarışı tabiriyle 'Beyaz bayrak, ayna yaptı' bizim takım ve arkasına bile bakmadan bitirdi maçı. Tek sıkıntım, ne bitmez bir yolmuş, ne bitmez bir parkurmu. Onu geç, bunu geç, parça, parça ex Yugolar karşımıza çıksınlar. Gene de iş bitmesin. Bu sefer de Sırbistan gelsin.
Şu anda düşünme sırası bundan sonraki rakiplerimizde. Biz rüzgarı arkamıza aldık, pupa yelken gidiyoruz. Bence Sırbistan'da gelsin. Hazır istim üzerindeyken, onlar da gelsin, hocaya da tam ilaç olsun.
Size bir de sır vereyim; bunca yıllık tecrübeme göre bu ABD takımını da bir tek biz yenebiliriz. Tüm katkısı olanları, olmayanları da, İrlandalıları da candan kutlar, bu ziyafet hiç bitmesin dileriz.



