Avrupa'da basketbolunda savunma anlayışı giderek güçleniyor. Savunmanın bir karar sonucu olduğu, “ben daha iyi savunmacı olacağım” diyen oyuncuların gerçekten de daha iyi savunmacı oldukları her yerde gözüküyor. Bu yüzden hücum da gelişmek zorunda. Son zamanlarda alley hoop pası giderek artıyor. Eskiden dripling yapan oyuncunun topu ileriye havaya atacağı ve takım arkadaşının smaçla pası tamamlayacağı çok gözüken bir şey değildi. Bugün ise alley hoop pas sayıları her geçen gün daha da artıyor. Ayrıca “gözyaşı damlası” adı verilen şutlar da takımların antrenman programlarına dahil edildi.
Bugüne kadar birçok yazımda bahsettim; hücum ve şutu geliştirecek birçok yeni alet var. Şut makinası bunlardan biri. Bir diğeri ise ayak bileğine taktığınız saatler. Bu saatler sizin kaç dakika koştuğunuzu ve koşarken ne hızla koştuğunuzu kaydediyor. Ayrıca topu avucunuza yerleştirmeyip parmaklarınızda taşımanızı sağlayan eldivenler var. Siz eldivenle şut attığınızda topu yönlendiren avucunuz değil parmaklarınız oluyor. Bunlara ilave olarak siz top sürerken topa bakmanızı zorlaştıran gözlükler var. Sizin ister istemez ileriye doğru bakmanızı ve tüm sahayı görebilmenizi sağlıyor.
İyi oyuncu nasıl büyük oyuncu olur?
Türk basketbolunu Turgay Demirel nereden aldı nereye taşıdı diye sorarsanız hepimizin cevabı "müthiş" olur. Turgay Demirel basketbol tarihimizdeki yerini aldı. Şimdi sıra Hidayet Türkoğlu'nda. Hidayet'in yanında Türk basketbolunun en saygıdeğer isimlerinden Aydın Örs ve Ömer Onan var. Bu gruptan beklenen ilk şey yeni Hidayetler (büyük oyuncular) yetiştirmektir. Bugün Google'da “iyi oyuncu nasıl büyük oyuncu olur” diye Amerika'daki makaleleri aratırsanız, yüzlerce hatta binlerce makale bulabilirsiniz. Bu makaleler bize yol göstermesi açısından önemli. Ve tabii bunların üzerine federasyon üyelerinin tecrübeleri de eklenince büyük oyuncu yaratma işi daha da kolaylaşacaktır.
Ben Abdi ayrıca İpekçi Salonu yerine yapılacak olan yeni tesisin durumunu merak ediyorum. Bu organizasyon başlamış ve devam ediyorsa Türk basketbolunda yeni bir çağa gireriz. Ayrıca Hidayet, şut makinasının benzerlerini Türkiye'de yapılmasını sağlar ve bu makinaları Türk kulüplerine dağıtırsa basketbolumuz için çok büyük bir adım atmış oluruz. Hidayet'ten beklenen bir diğer konu ise Türk basketbol adamlarını bir araya getirmek olmalıdır. Çünkü bilgi ve tecrübe paylaşıldıkça büyür. Bu toplantılardan basketbolumuza çok faydalı sonuçlar çıkacağına inanıyorum.
Dikine Katlar
Savunma giderek güçleniyor demiştik. Savunma pota önünde yıkılması kırılması çok zor bir yumruk oluşturuyor. “Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz” anlayışıyla yapılan savunma bu yumruğun bir göstergesi. Şimdi özellikle NCAA'de bu yumruğu dağıtmak için çareler aranıyor. Bulunan ilk ve geçerli çare dikine topsuz katların oyuna eklenmesi ve sayısının artması. Türkiye ligindeki maçlarındaki izlerken dikine katların ne kadar az yapıldığına dikkatinizi çekerim. “Dikine kat” deyince driplingle adamını geçip turnike atma girişimlerini saymıyoruz. Dikine kat; siz topu yanınızdaki arkadaşınıza verdikten sonra potaya doğru yaptığınız topsuz koşulardır. Guard, topu forvete verip dikine rakip pota dibine topsuz kat ederse savunmanın kafası karışıyor. Savunmacıyı sadece sağına soluna değil, arkasına da bakmak zorunda bırakıyor ve savunmacının işini güçleştiriyor. Dikine katlar henüz çok gelişmiş değil. NBA ve NCAA maçlarında bile dikine kat sayısı çok az. Hidayet'in Aydın Örs'le beraber dikine katların basketbolumuza faydalı olup olmayacağını tartışmaları basketbolumuza katkıda bulunacaktır.
Saygılar…
Kaynak: Basketfaul