Tarihte belki de ilk kez Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi’nde (TMOK) seçimli (iki adaylı) genel kurul yapıldı. Ve delegeler “değişim” dedi. Projeleri ve vizyonu çok ses getiren Ahmet Gülüm dostumuz yeni başkan oldu. Yolu açık olsun. Türk sporuna büyük katkı yapacağından hiç kuşkum yok. Gelelim basketbola.
GENÇ ANTRENÖRÜN ÖYKÜSÜ
Size bir masal anlatayım: Bir varmış bir yokmuş… Bir genç antrenör Türkiye A Milli Basketbol Takımı’nın başına getirilmiş. Takımın oyun felsefesinin tamamen değiştirilmesi gerektiğini ve gençleştirmenin kaçınılmaz olduğunu savunmuş. Basketbolun duayen isimleri tarafından başta Yalçın Granit olmak üzere çok desteklenmiş. Kademeli olarak önce oyun sistemini değiştirmiş (motion offense) sonra da gençleştirme hareketini başlatmış. Kendi takımında (o dönem sahaya 10 oyuncu çıkıyordu) kadroya bile zaman zaman giremeyen oyuncuları takıma davet etmiş (Hidayet). Oyun kurucu pozisyonunu 20 yaşında bir gence (Kerem) teslim etmiş. Önce Hidayet’in kulübü, başta koç ve teknik kadrosu takımlarının içini karıştırmakla suçlamışlar sonrası daha vahim; kendi federasyonu “Milli Takım’ın oyun kurucusu 20 yaşında olur mu?” diye tepki vermiş!
KEBAPÇI MASASINDA BİTTİ!
O zamana kadar ismi duyulmamış Mehmet Okur’u Euroleague’in ribaund kralına tercih etmiş (Mirsad). Savaşan oyuncuları takıma katmış (Ufuk, Haluk, Murat, Cüneyt). İbrahim’in bile savaşçı karakterini ortaya çıkaran bir takım oluşmuş. Uzun süre sonra Milli Takım’da ve beraber oynamaktan zevk alan sporculardan oluşan bir takım kurulmuş. Avrupa Şampiyonası’nda son topta Olimpiyata katılma hakkını kaçıran bir takımdan bahsediyorum. Sonra ne olmuş biliyor musunuz? Bir hazırlık maçından sonra bir kebapçı masasında görevine son verilmiş antrenörün (şahitli)!.. Hikâye bu kadar. Ama bence iki hata yapmış genç koç. Bunları bugüne kadar kimseye anlatmamış ve o gençleri iyi eğitememiş (Bu bahsettiğim koç bendeniz oluyorum).
MHK BAŞKANI’NIN OĞLU MENAJER
Bu genç oyuncular yaş almışlar, şu anda çoğu Basketbol Federasyonu’nda başkan (Hidayet) veya yönetici (Hüseyin, Harun, Kerem) olmuşlar. Benim penceremden, ister dinler ister dinlemezsiniz, size görüşlerimi aktarayım: Çocuklar! Artık geçmişinizi hatırlayın ve basketboldaki bu kötü gidişe bir “Dur” deyin. MHK Başkanı’nın oğlu oyuncu menajeri olmaz. Altyapı milli takımlarına torpille (!) oyuncu alınmaz. Türk basketbolunu, basketbolla ilgisi olmayan bir insan ve onun şürekâsı idare etmez! İçiniz buna elveriyor mu? Ne idiği belirsiz, ne iş yaptığı belli olmayan (!) kendine danışman sıfatını yakıştırıp federasyon bütçesinden ABD seyahatleri yapan kişilerden basketbola bir hayır gelmez.
CEO VE ‘AKÇELİ’ İŞLER!
Bir de eski CEO (adı öyle olmasa bile) sistemine dönmeniz neyin nesi? O göreve getirdiğiniz kişinin, eski genel menajeri olduğu kulüp, onun gidişinden sonra bütün altyapı antrenörlerinin bazı akçeli işlere karıştığından dolayı görevlerine son verilmiş olduğunun farkında mısınız? Bir genel menajerin altyapısında böyle işlerin döndüğünden nasıl haberi olmaz? Kaldı ki göreve bizzat kendisinin getirdiği kişiler bu antrenörler ise! En hafifinden işini yapmamış diyebiliriz! Kendinize gelin. Hadi bunları bir kenara bırakın, bugün maddi ve manevi her şeyinizi “BASKETBOLA” borçlu olduğunuzu bari unutmayın. Bırakın basketbolu sevdirmeyi, sevenleri bile küstürüyorsunuz. Temiz eller operasyonu yapmayı düşünüyor musunuz? Bence zamanı geldi de geçiyor. Ne dersiniz?
ERMAN KUNTER