Bu canavarları biz yarattık! Siz, biz, hepimiz suçluyuz: Kanla, kaosla beslenen Toroğlugilleri, Çakargilleri biz peydahladık. Bu türleri biz büyüttük, biz besledik. Şimdi de yakınıyoruz…
İş öyle bir yere geldi ki, adamlar ekrana hıyarla çıkar oldu. İlgiyle izledik… Kimimiz kızarak izledik. İşimize geleni söylüyorsa alkışlayarak izledik. Bazılarımız severek, bazılarımız da gülerek izledik ama hepimiz izledik. Siz, biz, hepimiz.. Yalan söylemeyelim: İzliyoruz onları. İzliyor ve yaşatıp geliştiriyoruz bu türleri… Sonra.. Yakınıyoruz…
Futbol programında hıyar soyup cacık yaptı bu şirin (!) canavarlar. Güldük. Oysa rezillikti yaptıkları. Onlar hıyarı soyarken, benim aklıma Ekonomi Profesörü Şükrü Kızılot’un sık sık yinelediği “hıyarcı” fıkrası geldi. Bilirsiniz. Hani bağıra çağıra hıyar satarken öğle uykusundan padişahı uyandıran sokak satıcısı için “sattığı şeyi münasip bir yerine sokma” cezası uygun görülür. Ceza uygulanırken satıcı kıkır kıkır gülmeye başlar. Neden güldüğü sorulunca da “Arkadan asma kabakçı geliyor, ben ona gülüyorum” der…
Evet! Gerçekten de hıyarcıların arkasından gelenler var: Asma kabakçı teknik direktörler gümbür gümbür geliyor. Darısı onların başına… Şaka bir yana… Fenerbahçe, Galatasaray ve Trabzon’un teknik direktörlerini uyarıyorum. Bugünkü yasalarda eyleminize uygun ceza fıkradaki gibi olmayabilir ama inanın bana, tuttuğunuz yol yanlış. Türk Ceza Yasası’nın “Kamu barışına karşı suçlar” bölümünü ve “azmettirme” ile ilgili maddeleri biri okuyup size tercüme etse yemin ediyorum, bir daha teknik konular dışında tek bir kelime etmezsiniz…
Neyse! Açmayalım yeniden şom ağzımızı. Bilenler bilirler: Çok konuşan ve toplumu geren başkanları, başlarına gelecekler konusunda yıllar önce uyarmıştık. Aynı sorunları teknik direktörler (ve diğer ileri geri konuşan yetkililer) de yaşayabilirler… Çok net olarak uyarıyorum sizi beyler: Germeyin toplumu! Unutmayın: Bu tablo içerisinde bir gün birileri olay çıkartıp, başka birilerini yaralayabilir (veya öldürebilir). Düşünün şimdi: Suçlular yakalanıp yargı önüne getirildiğinde “Hocamızın gazına geldik, yedik bu haltı, pişmanız hâkim bey” derlerse neler olur biliyor musunuz? I-ıh! Belli ki bilmiyorsunuz. Dilerseniz yanıtını ben vereyim: Kabakçının cezasını yeğlersiniz hepiniz…
Görüyor musunuz? Hıyarcılar-kabakçılar bizi de yoldan çıkarttı: Basketbol yerine yine futbol yazdık bu hafta. Oysa Beşiktaş’ın Avrupa’daki büyük başarısını ve Ergin Ataman’ın futbol teknik direktörlerine “ders” niteliğindeki televizyon programlarını irdelemeliydik bu köşede. Değinmeden geçmeyelim. Futbolun “hay huy”u arasında kaynayıp gittiğine bakmayın siz beyler! Bu şampiyonluk çok ciddi bir Avrupa şampiyonluğudur! Ya da şöyle söyleyelim: Efes’in yıllar önce kazandığı ve o tarihte kırk gün kırk gece kutlamalar yaptığımız, adına heykeller diktiğimiz şampiyonlukla eşdeğerdir bu şampiyonluk! Ne fazla ne de eksik…