Türk basketbolunda tarih yazılmaya devam ediyor.
‘Altın jenerasyon’ olarak nitelendirilen ve 1994-95-96-97 doğumlu oyunculardan oluşan milli takımların, altyapı seviyesinde son 2 yıl içinde, tam 4 Avrupa şampiyonluğu (2012 Yıldızlar, 2013 ve 2014 Gençler, 2014 Ümitler) kazanması Türkiye’nin göğsünü kabartmıştı. Avrupa’daki bu başarı serisi bu kez Dünya Şampiyonası’na da sıçradı. 2014 Avrupa Şampiyonası’nda ülkemize ilk altın madalyasını kazandıran U19 Milli Takımımız, Dünya Şampiyonası’nda ilk kez kürsüye çıktı, bronz madalyanın sahibi oldu.
Tüm basketbol otoritelerinin, yıllardır konuştuğu ‘Altın Jenerasyon’u sonunda bu Dünya Şampiyonası’yla da herkes tanıma fırsatı buldu. 2012 Yıldız Milli Takımı’yla başlayan ardından aynı oyuncuların yer aldığı ve ufak eklemelerle oluşturulan 2013 Genç Milliler, 2014 Genç Milliler, 2014 Ümit Milliler ve de 2015 Genç Milliler her kulvarda kürsüde yer aldı. Yani ‘1979 ve ‘86-’87 jenerasyonuyla ‘A Takım’ seviyesinde elde edilen Avrupa ve Dünya 2.’liği başarısından sonra Türk basketbolu ‘1994-95-96-97’ doğumlu oyunculardan oluşan altyapıyla son dönemde yetişen belki de en önemli jenerasyonlardan bir tanesini yakaladı. Türkiye’nin 12 Dev Adamı’nın iskeleti bir nebze de olsun şimdiden kendini gösterdi. Tabii sporcuların gelişimini sürdürmesi için, kulüpler ve federasyona da oyuncular kadar büyük görev düşecek. Genç isimlerin ligde fazla süre alamaması ise en büyük handikap gibi duruyor.