Yeter be! Sıktınız artık… Her yerde şike, her maçta satış arayan paranoyaklar; sizlere söylüyorum: Kesin artık! İşi öyle boyutlara taşıdınız ki Fenerbahçe-Galatasaray futbol derbisinde bile “ince iş” arıyorsunuz. Neymiş? Galatasaray her durumda şampiyon olacakmış ama bu maçı Fenerbahçe’nin kazanması gerekiyormuş. İddiaymış, kumarmış, cartmış, curtmuş…
Yuh! O maçı izleyip de bu sözleri söyleyenlere başka ne denir ki? Yuh! Eğer o gün topun canı istese, bu işin ne iddiası kalırdı ne de kumarı. Topu mu satın aldı birileri? Yoksa… İddiacıların bir büyücüsü mü vardı? Bilirsiniz: Girmeyince girmez o top. İşte Barcelona-Chelsea maçı! Orada da şike mi vardı? Şampiyonlar Ligi yarıfinalinde şike mi olur be adamlar? Fenerbahçe-Galatasaray derbisinde “tezgâh” mı olur bre dangalaklar? Kafayı yemiş olmalısınız hepiniz…
Gelelim basketbola. Karşıyaka, Olin Edirne maçını bilerek kaybetmiş-miş… Kaynak: Trabzon! Fikir babası: Halil Üner! Yahu Halil kardeşim. Elin maçıyla ne ilgin var senin. Birer ikişer sayıyla yitirdiğiniz üç önemli maçı kazansaydınız alnınızın teriyle kalmış olacaktınız birinci ligde. Olmadı! Düştünüz. Şimdi dönüp Karşıyaka’ya çamur bulaştırmak sizi kurtaracak mı? Sen Karşıyaka’nın koçu olsan ne yapardın? Altı hafta boyunca sıralamadaki yerini değiştirmeyecek boş maçlar oynamak durumunda kalsan, takımını nasıl motive ederdin? Ya da… Açık konuş: Başka bir takım için çaba harcar mıydın? Menajerler eliyle maç alınıp satılması konusunu seversin sen. O maçta ne oldu sence? Aynı menajere bağlı oyuncu ve antrenörler arasında böyle bir tezgâh dönüyorsa, Antalya-Karşıyaka maçı bunun için en uygun ortam değil miydi? Antalya antrenörü Sakota ile Karşıyaka’nın iki yabancısı aynı paketteler. Sonuç: Karşıyaka kazandı o maçı. Sakota zor durumda kaldı. Peki ama.. Ya tersi olsaydı… Neler üretirdin kimbilir?
Futbol, basketbol.. Fark etmez! Bu sporlar kumar aracı olarak kullanıldığı sürece “her maç temizdir” iddiasında bulunmak safdilliktir ama sapla samanı birbirinden ayırın beyler! “Aşağılarda” bir şeyler dönüyor olabilir bu “âlemde”. Yani.. Birileri maç alıp maç satıyordur; kumar oynuyor, oynatıyordur. İşin içerisine büyük paralar girince de.. Kumarın kendi yasaları işliyordur, ama suyunu çıkarmayın bu işin: Her öküzün altında buzağı aranmaz!
Geçen gün bir ekonomi programında kerli felli bir adam, “borsa-morsa” derken birden yırtık yerden çıkıverdi: “Bizim kulüp küme düştü çünkü biz maç satın almayı bilmiyorduk.” Çüş! Ne o adamın, ne de kulübünün adını anmaya gerek var burada ama.. “Okumuşu böyleyse cahili ne yapmaz bu ülkede?” diye düşündüm sabah sabah. Ve.. Terbiyemi bozdum: Çüşşşş…
